Sosyal-İş Sendikası’ndaki örgütlenme görevinden 25/2’yle atılan Cemal Bilgin, bugün arkadaşlarıyla birlikte DİSK genel merkezinin önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.
Açıklamaya katılanlar DİSK’in geçmişteki efsane liderleri Kemal Türkler’in, Rıza Kuas’ın, Kemal Nebioğlu’nun ve Kenan Budak’ın resimlerini taşıdı.
Bilgin önce Sosyal-İş önlüklerini DİSK önünde bir leğende yıkayıp kurumaları için ipe astı.
Ardından basın açıklamasını okuyup duygularını paylaştı.
Bugün tarihe bir not düşülmüş oldu…
Basın açıklamasını aşağıda paylaşıyoruz.

Basına ve kamuoyuna
Ben Cemal Bilgin. Çapa Hastanesi’nde çalışan bir taşeron işçiydim.
Arkadaşlarımla beraber taşeron işçileri mücadelesini büyütmek için bir ateş yaktık… İstedik ki işçilerin mücadelesinin ateşi, dumanıyla kâr hırsını, sömürüyü boğsun…
Bu mücadelemiz sonucunda DİSK’e bağlı Sosyal-İş Sendikası’nda Örgütlenme Uzmanı olarak işe başladım.
Sosyal-İş Sendikası’nda göreve başladığım günden itibaren işçilerin örgütlenmesinde, sendikal faaliyetlerin yürütülmesinde görev alarak, işçi arkadaşlarımıza verdiğimiz sözün borcu olarak en ufak haksızlığa dahi susmadım. Bundan sonra da susmayacağım.
DİSK’e bağlı olan Sosyal-İş Sendikası’nda yürüttüğüm örgütlenme faaliyetleri, sendikayı rehin almış, kişisel ikbal peşinde olan bir avuç bürokrat sendikacıyı rahatsız etmiştir.
Uzun bir süre tarafıma yapılan ‘istifa et’ baskısına direnmem üzerine 1 Eylül 2020 itibariyle, patronların işçileri tazminatsız olarak işten çıkartmalarını kolaylaştıran, patronların özel isteğiyle hazırlanan İş Kanunu 25/2 maddesiyle işten çıkartıldım.
Pandemi döneminde işten çıkartmaların yasak olmasına rağmen DİSK’e bağlı Sosyal İş Sendikası’nın patron maddesi olan 25/2’yi kullanarak görevime son vermesi, işçinin sesi olan, işçi sınıfının hakları için mücadele eden DİSK’in tarihine, mücadele anlayışına yakışmamaktadır.
Sendikayı rehin almış olan ve CEO sendikacılığına hevesli bir avuç sarı sendikacının DİSK’in ve Sosyal-İş’in mücadele tarihinden zerrece haberinin olmadığı ortadadır.
Çağrım Sosyal-İş’te onuruyla mücadele eden işçilere, örgütçülere…
Çağrım Türkiye işçi sınıfının direngen, mücadeleci damarı DİSK’e…
Ne DİSK ne Sosyal-İş Sendikası’nın tarihi 25/2 ayıbını hak etmiyor.
Bugün DİSK’in önünden bir kez daha ilan ediyorum:
Sosyal-İş’i, DİSK’e ve kendi tarihine yakışır bir hüviyete kavuşturana kadar, sendikal çürümeye karşı mücadeleye devam edeceğim.
Çapa Hastanesi’nde taşeron işçiler olarak başlattığımız mücadeleden Sosyal-İş Örgütlenme Uzmanı olduğum sürece kadar işçi arkadaşlara verdiğim sözlerin sorumluluğuyla nasıl çalıştıysam, sendikal çürümeye ve bir avuç sarı sendikacıya karşı da aynı sözün borcuyla mücadele edeceğim.
DİSK’teki mücadeleci dostlarıma sesleniyorum. Sosyal-İş’teki mücadeleci dostlarıma sesleniyorum.
Gelin hep beraber, bu ayıbı temizleyelim. Türkiye işçi sınıfı pandemi döneminde 25/2’den işçi çıkaranları affetmez, bunu herkes biliyor. Bunun önüne geçelim.
İşimi geri istiyorum. Sosyal-İş’i Türkiye işçi sınıfının onurlu bir mevziisi haline getirmiştik, bu bozulmasın, sendikamız büyüsün, bir avuç CEO kılıklı sendikacıya yem olmasın istiyorum.
AKP’nin baraj tehdidine karşı, parti gruplarında el açanlar, sokakta mücadele ne demek bilmiyor… Biz biliyoruz, Sosyal-İş i işyerlerinde ve sokakta büyütelim istiyorum.
Bunlar için mücadele ediyorum. Er geç bunu elde edeceğiz….
Sosyal-İş’i Türkiye işçi sınıfının direngen bir mevziisi haline getireceğiz.
Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!


