Hükümet 2019 yılında da nafaka konusunu tartışmaya açtı ama daha sonra ortalık soğusun diye rafa kaldırdı.
Geçtiğimiz yıl ise kadınların kazanılmış haklarını geri götüren şekilde İstanbul Sözleşmesi feshedildi.
Şimdi yine nafaka hakkına el uzatmak istiyorlar.
Nafaka düzenlemesi milyonlarca yoksul kadını ve çocuğu ilgilendiren yaşamsal bir düzenlemedir.
Yoksulluk nafakası kadına, ya da daha doğru bir ifade ile boşanma sonrası yoksullaşan tarafa, iştirak nafakası ise çocukların velayetini ve sorumluluğunu alanın anne olması durumunda çocuklar için anneye ödenen nafakadır.
Eşitlik için Kadın Platformundan (EŞİK) aktarırsak:
“İddia edildiği gibi “süresiz nafaka” yoktur, bağlanan nafaka kadının çalışmaya başlaması, yeniden evlenmesi veya bir başkasıyla fiilen evli gibi yaşaması durumlarında kesilmektedir. Araştırmaların ortaya koyduğu gibi Türkiye’de nafaka sorunu yaşayan kesim kadınlar ve varsa çocuklarıdır. Hak ettiği halde birçok kadına nafaka bağlanmamakta ya da şiddet tehdidi ile kadınlar bu haklarından vazgeçirilmektedir. Bağlanan nafaka miktarları da yetersizdir ve nafakaların tahsilinde sayısız sorunlar yaşanmaktadır.”
“Çocukların giderleri için ödenen iştirak nafakası, boşanmayla çocukların velayetini aldığı durumda çocuklar için harcanmak üzere anneye verilmesine rağmen, nafaka karşıtı erkekler tarafından ısrarla kadına ödeniyormuş gibi anlatılmaktadır. Çocuklara bakmak ve masraflarını karşılamak, boşanmış olsalar da babalarının da sorumluluğundadır. Kendisini mağdur ilan eden ve bunu hiçbir belgeye dayandırmayan nafaka karşıtları, sadece yoksulluk nafakasından değil iştirak nafakasından da “kurtulmaya” çalışmaktadır. Çocukların bakım, eğitim, sağlık ve benzeri tüm sorumluluğu kadınlara bırakılmaya çalışılmaktadır. Bu durum çocukları da boşanmış anneyle birlikte yoksulluğa sürüklemekte, çocukların hakları da tıpkı kadınların hakları gibi gasp edilmeye çalışılmaktadır.”
“Kamuoyunda yaratılmaya çalışılan algının tersine, nafaka karşıtı erkekler, küçük bir azınlık grubudur. Bir günlük evliliğe on yıllarca nafaka ödemek, nafaka artırım davasına sevgilisiyle el ele gelmek gibi gerçek dışı iddialarla kamuoyu yanıltılmaya çalışılmaktadır. Ne bu grupların elinde ne de herhangi bir kurum ya da baronun elinde, ne kadar sayıda erkeğin hangi konularda mağdur olduğuna ilişkin tek bir araştırma yoktur. Adalet Bakanlığı da tüm taleplerimize rağmen bugüne dek bize herhangi bir rapor, araştırma, veri sunmamıştır. Bir grup fanatik erkeğin soyut iddiaları ve iftiraları bahane edilerek milyonlarca kadının ve çocukların hayatları ile oynanamaz.”
“Genel olarak işsizliğin ve özelde kadın işsizliğinin boyutları ortada iken, herhangi bir iş bulabilse bile çocuklarını bırakabilecek kreşlerin bulunmadığı bir ortamda kadınların nafaka hakkının sınırlandırılması boşanan kadınları açlığa terk etmek demektir. Bu nedenle birçok kadını şiddet dolu evliliklere katlanmak zorunda bırakmak demektir.”
“Öte yandan nafakanın yeni fonlar oluşturularak kamu kaynaklarından ödenmesi formülü de öne sürülmektedir. Aile içi bir yükümlülüğün Türkiye koşullarında kamunun üzerine alınması kadınların yaşadıkları nafaka mağduriyetlerini gidermeyeceği gibi yeni toplumsal sorunlar yaratacaktır.”
“Devlet yoksul erkeklere nafaka ödemek konusunda destek olabilir. Nafaka konusunda gerçekten ödeme güçlüğüne düştüğünü ispat eden erkeklere devlet kimi geçici destekler sunabilir. Bunun dışında kadınların ve çocukların nafakası ile oynanmaması gerekir.”
Medeni kanunda yapılmak istenen tek değişiklik nafaka konusunda da değil. Bunun yanında çekişmeli davalarda aile içi arabulucular devreye sokularak boşanmaları hızlandırma, ekonomik/psikolojik şiddeti yok sayacak şekilde arabuluculuğu bu davalarda devreye sokma hazırlığı da söz konusu.
Nafaka üzerinde yapılmak istenen değişiklikle kadınlar erkeğe muhtaç hale getirilmek istenmektedir. Nafaka hakkına el uzatılan bu yeni saldırı “devlet destekli nafaka” söylemi kullanılarak hoş gösterilmeye çalışılıyor. Nafakanın evlilik süresi ile sınırlı olması ve devamında nafaka alacak eşin gelir durumuna göre devletin nafaka ödemesinden bahsediliyor.
Devlet/kamu sosyal devlet olmanın gereği olarak kadınlara istihdam olanakları sağlayarak, kreş ve çocuk bakım hizmetleri sunarak ve işyerlerinin bu konudaki yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlayarak, eğitimde ve istihdamda eşit ve insanca koşulları sağlayarak, kadınlara her yaşta istihdama katılma olanakları yaratarak görevini yapmalıdır. Tersine her geçen gün iktidarın kadını toplumsal ekonomik hayattan dışlamaya yönelik adımlarıyla karşılaşıyoruz. Kadınlar olarak buna karşı ayakta olmamız, gücümüzün dinamiğini göstermemiz gerekiyor. Kadına yönelik her türlü ekonomik, psikolojik, cinsel şiddete, saldırılara karşı isyanımızı ve umudumuzu yüksek sesle haykırmalıyız.
İKEP’li Kadınlar