Bugün ABD’den Sri Lanka’ya, Sudan’dan Şili’ye, Kazakistan’dan Hindistan’a dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler ayakta. Emekçi halklar, işçi sınıfının yok olduğu palavrasını yerle bir ederek dünyayı yok olmanın eşiğine getiren kapitalizmin yüzüne haykırıyor: Eskisi gibi yaşamak istemiyoruz!
Türkiye’de de çıkmaza giren, derin kriz karşısında işçi ve emekçiler bir kez daha mücadele sahnesine adım attı. Hayat pahalılığı, art arda gelen zamlar, işsizlik, baskı ve geleceksizlik karşısında duran emekçilerin irili ufaklı tüm mücadeleleri karanlığın perdesini yırtacak yolu açıyor. Bu yolu zafere taşıyacak yegâne güç, işçi ve emekçilerin sermayeden bağımsız siyaset yapması, birleşik ve çoğulcu bir işçi sınıfı partisiyle iktidarı hedeflemesidir.
Ücretlere Her Ay Zam
Her şeyin parayla alınıp satıldığı, akıldışı kararların bizim adımıza verildiği, insanlığı barbarlığın eşiğine getiren bu düzene karşı cevabı ancak işçi ve emekçilerin birleşik mücadelesi verebilir. Çünkü bu düzen rastgele devam etmiyor. Ekmeğe, ete, akaryakıta her gün gelen zamdan, artan işsizlikten, birkaç yılda bir hortlayan krizlerden fayda sağlayanlar da var. Onların emeğimizi, ürettiklerimizi çalmasına göz yummak yerine hakkımız olanı almanın vakti geldi de geçiyor.
Neden akaryakıt gibi tüm ürünlerin fiyatları gün be gün güncelleniyor da işçi ücretleri aynı sıklıkta güncellenmiyor? Şirketlerin kârları, toplanan vergiler artmaya devam ederken neden eriyen biz emekçilerin maaşları oluyor? Ücretlerimizi erimeye karşı korumak için emekçilerin maaşlarına her ay enflasyon oranında zam yapılması bizim hakkımız. Hakkımız olan için mücadele etmekten ne korkmalı ne de utanmalıyız.
Her İş Yerine Sendika
Kıdem tazminatı, sağlık sigortası, 8 saatlik iş günü, hafta sonu tatilleri, fazla mesai ücretleri… Hepsi işçilerin yıllar boyunca verdiği mücadeleler ile kazanıldı. Bu mücadelelerin en önemli araçları işçilerin partisi ve kendi örgütleri olan sendikalardır. Tüm eksikliklerine rağmen hala sendikalı bir iş yerindeki haklar, sendikasız yerlere göre daha iyi konumda. Açıkça görülüyor ki emekçiler ayrı durduğu sürece güçlenen hep patronlar, sermaye sahipleri oluyor. Onlar karşısında bizi ezilmekten koruyacak olan kendi özörgütlerimizdir. Bunu bilen sermaye sahipleri ve onları temsil eden iktidarlar, sendikalaşmanın önüne her türlü engeli çıkarıyor. Bize düşen küçük büyük fark etmeden bulunduğumuz her iş yerinde bizi, emeğimizi aşağılanmaktan koruyacak örgütlerimizi savunmak, sendikalaşmanın önündeki engellere karşı durmak.
1 Mayıs’ta Bir Arada
İşsizlik, yoksulluk ve krizleri yaratan düzene karşı gerçek cevabı İşçi-Emekçi Hükümeti’nden başka bir çözüm veremez. Bütün zenginlikleri yaratan biziz. Bunu biliyoruz, yaşama ve geleceğimize sahip çıkıyoruz. Ekonominin siyasetten bağımsız olmadığını biliyor, bugüne kadar kimi desteklemiş olursa olsun tüm emekçileri kendi sınıfının partisini kurmaya çağırıyoruz.
Hakkımız olanı almak, yarını kurmak için hep birlikte “Ücretlere Her Ay Zam, Her İş Yerine Sendika 1 Mayıs’ta Bir Arada” diyerek 1 Mayıs’ta Birleşik İşçi Zemini saflarında buluşalım.
