Daha İyi Bir Dünya Mümkün Mü?

Kadrican Mendi **

Rabbimiz! bize dünyada da sonrasında da güzellikleri ver.”          

Olmayacak dua’ya Âmin denmez.

Daha iyi bir dünya mümkün elbette!

Ama öncelikle bunun mümkün olduğuna ikna olmamız lazım.

İtiraf etmeliyiz ki bu hiç de kolay değil! İçinde debelendiğimiz hayat şartları bize günün 24 saati daha iyisinin olamayacağını telkin ediyor!

Her sabah uykumuza doymadan, dinlenemeden uyanıp, doğru dürüst bir kahvaltı bile yapamadan bizi çağıran keşmekeşin içine dalıyoruz; Kalabalıklar, trafik, gürültü, her yere sirayet etmiş hoyratlık, umursamazlık ve umarsızlık içinden süzülerek, daha işe başlamadan tükenmiş vaziyette iş başı yapıyoruz. İstemediğimiz işlerde zoraki çalışıyor, görmezden, duymazdan, anlamazdan gelerek mesaimizi- ama aslında ömrümüzü- tüketiyoruz! Ayaküstü ucuz şeyler yiyip, futboldan, survivor’dan, akşamki diziden, hayat pahalılığından konuşup, mesai sonunda hayatın bir gün daha artmış yükünü sırtlanıp eve dönüş yoluna düşüyoruz.

Kafamızda ödenecek/ödenememiş faturalar, gün içinde yaşadığımız mobbingler, bayramda çıkan ekstra masraflar, bekârlar için evlilik hayallerini karartan hayat pahalılığı, saçma sapanlık, anlamsızlık, birbirinin aynı günler… Ve ağzına emekçi kelimesini bile almaktan çekinen muhaliflerin içi boş “demokratikleşme, parlamenter rejime dönüş”ten ibaret olan vaatlerinin sahte pırıltısı dışında hiç bir ışık olmayışı!

Sanki her şey ezelden beri aynıymış ve sonsuza kadar da aynı kalacakmış gibi… Bize dayatılan kalitesiz yaşam koşulları, ucuz diziler, ucuz politikacılar, tüketim manyaklığı, kendini ancak tüketerek var edebilen organizmalara dönüşmemiz…

Evet, bu karanlıktan sıyrılmak çok zor!

Ama imkânsız değil.

Karanlığın içinden kendi irademizle atacağımız bir tek doğru adımın tüm denklemi değiştirmesi mümkün.

Emeğin tarihsel mirası bize tek bir kadının/erkeğin ; “niçin bana dayatılan bu hayata razı oluyorum” sorusunun nasıl devrimci bir eylem olduğunu anlatıyor.

Hayatımızı gözden geçirerek, yeniden planlayarak ve inşa ederek karanlıktan sıyrılmamız mümkün!

Daha da iyisi buna sıfırdan başlamak zorunda olmayışımız!

İnsanoğlunun on binlerce yıllık zorbalığa karşı mücadelesi, kavgası, sonsuz kere yenilse de tekrar ayağa kalkabilmesi.. “sizin düzeninize teslim olmayacağım” diyen bir iradenin gücü, egemenleri dehşete düşüren bir devrim olasılığı…

Ezilenlerin, mücadele edenlerin, teslim alınamayanların, daha adil, daha güzel bir dünya için verdikleri kavganın tecrübesi hemen şuracıkta elini uzaksan dokunabileceğin bir yerde…

Bu tecrübeye kulak ver, inan tarihin içinden gelen o azametli uğultuyu, kol kola yürüyen milyonların ayak seslerini duyacaksın.

Korkma!

İleriye doğru, bir adım at!

1 Mayıs’ta kardeşlerinin halayına katıl!

* Bu yazı İKEP merkezi bülteni Paydos’un Mayıs 2022 tarihli 3. sayısında yayınlanmıştır.

** İKEP Sakarya İl Temsilcisi

Bu Yazıyı Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir