Yalın Ayak Adalet Yürüyüşümüz

Merhabalar ben Cemal Bilgin, işinden atılmış bir sağlık emekçisiyim, esas mesleğim hasta bakıcılık. Ayrıca İşçinin Kendi Partisi’nin genel başkanıyım. Burada bir taşeron işçi olarak emek mücadelesini ve siyasetini hayatının merkezinde tutan bir insan olarak karşınızdayım.

İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi hastanesinde hasta bakıcılık yaparken, çalışanlara sağlıksız gıda verildiğini ortaya çıkardığımdan dolayı işimden atıldım. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği temsilcisi olarak görevimi ve sorumluluğumu yerine getirdim. Emekçilere reva görülen kötü koşullara ve taşeron sistemine karşı mücadele ettik. Uzun bir süreç sonunda açtığım davayı ve yasal haklarımı kazandım. Ancak haklarım yasalar ve hukuk hiçe sayılarak gasp edildi. Bu durumu gündem etmek için Çapa Hastanesi önünden il sağlık müdürlüğüne bir yalın ayak adalet yürüyüşü gerçekleştirdim. Bugün burada kamuoyunda etki yaratmış olan bu yürüyüşe değen başka bir emek sömürüsünü ve haksızlığı göstermek için karşınızdayım.

Çapa Tıp Fakültesi’ndeki işimden atıldıktan sonra DİSK’e bağlı Sosyal İş Sendika’sı bünyesinde örgütlenme uzmanı olarak çalışmaya başladım. Pandemi döneminde kamuda ve belediyelerde sözleşmeli çalışan taşeron işçilerin örgütlenmesi için çalışma yapmam ve işçileri sendikaya üye yapmam sendika yöneticilerini çok rahatsız etti. İşçi sınıfının bilinçlenmesi, sendikalarda güçlü olması ve siyasette var olması için mücadele verirken, sendika yöneticileri tarafından mobbinge maruz kaldım. İş yerinde ayrımcılığa uğradım.

Sınıf sendikacılığı yapmaya başladığımda sendika yönetiminin bana karşı tutumları değişmeye başladı. Sınıf siyaseti mücadelesini çalışmalar yapmamdan rahatsız oldular. Hatta bir sendika yöneticisi, sağ siyaset yapan bir mecrada olmamın sorun yaratmayacağını ama emekten yana taraf olan bir yerde siyaset yapmamın hoş karşılanmadığını açıkça beyan etti. Sendika yöneticileri de yüzüme karşı “tanımadığımız insanları sendikaya üye edip başımıza bela etme” diyerek uyarı verdiler. Sınıf siyaseti yapmış olmasaydım bu tavır değişikliği ile asla karşılaşmayacaktım. Ofis dışında işçileri sendikaya üye yapmaya çalıştığım süreçte, işveren yöneticileri beni işe gelmemiş gibi göstererek tutanak tutup, 25/2. maddeden tazminatsız olarak işveren taktiği ile görevime son verdiler.

Tam burada başka bir garabetle daha karşılaştım. (1) İstanbul 11. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2020/2088 D. İş ve (2) İstanbul 6. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2020/3211 D. İş numaralı dava dosyalarında avukatım olan ve aynı zamanda DİSK’in de avukatı kişi, davacı olduğum Sosyal İş’in bağlı olduğu DİSK Konfederasyonu’nun avukatlığını yaptığı gerekçesiyle benim savunmamdan çekildi. Bu durum üst işverenin çıkarını savunmak için taşeron şirketinde çalışan işçinin hakkını savunmayan bir avukat görüntüsünü anımsattı. Muhtemelen sendikanın baskıları, benim kendisine bağlı bir sendikaya karşı savunmasız kalmam için işledi. Emeğin hakkını savunduğu iddiasıyla teşekkül etmiş olan DİSK’in, rahmetli Kemal Türkler’in bize mirası olan sendikamızın, bazı yöneticiler eliyle düştüğü durumu anlatabilecek daha iyi bir görüntü olmazdı herhalde.

Bu basın açıklaması ve yaptığım yalın ayak adalet yürüyüşü sadece bir kişinin hak mücadelesi değildir. Mesela yakın zamanda Gaziantep’te tekstil işçilerinin temsilcilik görevlerine son veren ve belediyelerde toplu iş sözleşmelerini gizli yapan sendikal anlayışa karşı da bir eylemdir.

Emek mücadelesinin büyümesini istemeyen sendikal oligarşiyi ifşa etmek ve sınıf siyasetinde buluşan bir işçinin yaratabileceği etkiyi ortaya koymak için bu eylemi gerçekleştiriyorum. İşverenlerin çalışma ofisi haline gelmiş, kokuşmuş, çürümüş, işbirlikçi sendika yöneticileri tarafından ele geçirilmiş ve işçiyi sömüren düzene odun taşıyan, gerçekte sarı sendikacılık yapmalarına rağmen işçi dostu gibi görünen sendika yöneticilerinin entrikalarını ortaya çıkartmak için buradayım. Bana haklarımı elbette verecekler. Ancak şunun da kayda geçmesi gerekiyor, gizliden gizliye patron dostu olan sendikacılık anlayışı bitmeden işçi sınıfı haklarını tam alamayacak ve asla özgürleşemeyecektir.

İKEP Genel Başkanı, Cemal Bilgin

* Bu metin, başkanımız Cemal Bilgin’in 26 Mayıs Perşembe günü yaptığı yalın ayak adalet yürüyüşünün basın bildirisidir.

Bu Yazıyı Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir