Cemal Bilgin **
1 Mayıs, işçi sınıfının ve ezilen halkların taleplerini dile getirdiği ve seslerinin görünür olması için gelenekleşen bayramımız… İlk kutlandığı günden beri hem sınıfın siyasetini yapmaya çalışanların hem işçilerin ve ezilenlerin var güçleriyle kendilerini göstermek, kazanımlarının takipçisi olduklarını ortaya koymak ve mevcut sorunlarını yüksek sesle dillendirmek için alanlara akın ettiği bir gün. 1 Mayıs kapsamında yapılan etkinlikler bu amaçlara hizmet ettiği ölçüde coşkulu ve kalabalık oluyor.
Arife gününe denk gelen ve -İstanbul için- Maltepe’de gerçekleşen 1 Mayıs etkinliklerinde coşkulu ve kitlesel bir görüntüyle karşılaşmadık, maalesef. Bu durumun önemli nedenlerinden birisi bayram yoğunluğuyla işçilerin ve emekçilerin katılamamasıydı kuşkusuz. Ancak bir başka önemli nedeni de 1 Mayıs etkinliklerinin ruhundan uzaklaşan bir organizasyonun tertiplenmesiydi. Buna neler sebep oldu?
İlk aklımıza gelen şey tercih edilen alan… Organizasyonu yapan sendikaların neden şehrin merkezinden uzaklaştıklarını anlamak çok güç. Pekala, Yenikapı’da yapılan bir organizasyon çok daha coşkulu bir ortam sunardı. Yenikapı, sanki bile isteye tercih edilmemiş gibiydi. Her şeyden önce neden böyle bir tercihin yapıldığını öğrenmek sınıf siyasetini gözeten bizlerin hakkıdır.
İkinci ve daha önemli neden, AKP iktidarı boyunca sesini halktan yana yükseltmesi gerekirken, vekillik hesabı yapan, düzenin siyasetine karşı çıkmayan, işçi sınıfını örgütlemeyi kendisine mesele etmeyen, oturduğu yerden sendikacılık yapıyormuş gibi görünen, gerçek bir sınıf siyasetinin önünü tıkayan, sosyalist görünümlü olan ama gerçekte oligarklaşmış olan “gizli” sarı sendikacılıktır.
Sözümona sınıf siyasetini gözettiklerini belirten bu insanlar hem mirasına çöktükleri devrimci sendikacılığı hem de sınıf siyaseti yapamayan sosyalistler için bir ura dönüşmüştür. Sınıfa olan duyarsızlıklarını anlamak için çok uzağa gitmeye de gerek yoktur: Kürsülerde yapılan konuşmalarda kimlere söz verildiği, alana giren hangi örgütlerin isimlerinin öne çıkarıldığı, kürsüde işçilerin hangi meselelerine dair somut cümlelerin kullanılmadığına bakmak yeterlidir.
89 Bahar eylemlerinden sonra teşekkül eden 1 Mayıs tertip geleneği maalesef sendikalardaki sarılaşma nedeniyle işlemez hale gelmiştir. 1 Mayıs özgürleşmeli ve işçilerin ve sınıfın sesi olmalıdır. Bu olmadan işçilerin yaşadıkları meseleler 1 Mayıs alanlarında gerçek bir karşılık bulmayacaktır. Taşeron sistem, düşük ücretler, iş cinayetleri, denetimsiz ve güvencesiz çalışma, işçi sınıfının siyasetten ve önderlikten uzak tutulması gibi sorunlarımız sürmektedir.
1 Mayıslarımız ne kadar coşkulu olursa hedefimize o kadar yaklaşıyoruz demektir. Coşkusuz geçen son 1 Mayıs bize yapılacak işlerimiz olduğunu göstermiştir.
Ancak buna rağmen miting alanına gelen yüzbinlerce insan heyecanla arzuyla 1 Mayısı sahiplenmiştir.
Son olarak biz bu köhnemiş düzene razı olmayacağız. Onun için tekrar söylüyoruz:
Taşeron sistemine karşı, kadrolu ve güvenceli çalışma!
Patronlardan bağımsız bir sendikal örgütlenme ve bağımsız bir işçi emekçi siyaseti var olmalıdır.
* Bu yazı İKEP merkezi bülteni Paydos’un Haziran 2022 tarihli 4. sayısında yayınlanmıştır.
** İKEP Genel Başkanı