Cem Somel
12 Haziran, Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü’ydü. Hâlen dünyada 5-17 yaşlarında 250-300 milyon çocuk tarımda, sanayide, madencilikte çalıştırılmakta. İSİG’e göre Türkiye’de 2013-2021’de en az 556 çocuk işyerinde hayatını kaybetti. Birçok ülkede çocuk çalıştırmak yasaklanmıştır. Ancak çocuk istihdamı engellenememektedir.
Neden engellenememektedir? Tarihe bakınca, soru abes kaçmaktadır. Sınıflı toplumlar ortaya çıktığından beri egemenler başkalarını çalıştırarak menfaat sağlamıştır. Çağlar boyunca köle sahipleri köle çalıştırmış; tımarlı sipahiler, mültezimler, toprak ağaları köylünün hasadından pay alarak geçinmiş, servet biriktirmiştir. Bütün eski toplumlarda emekçilerin çocukları da çalıştırılmıştır. Bugünkü egemenlerin emekçi çocuğuna bakışı köle sahiplerinden, ağalardan farklı olabilir mi?
Çocuk işçi nedir ki? Ensesine vur, lokmasını al. Kafa tutamaz, örgütlenemez; hakkını aramak bir yana, hakkının ne olduğunu bile bilmez. Çocuğun onu işe koşan yetişkinler karşısında aczi nedeniyle bazıları çocuk işçiliği yerine çocuk köleliği demeyi tercih etmektedir.
Çocuk istihdam sorunu tartışıldığında “uzmanlar” bunun ebeveynlerin yoksulluğundan kaynaklandığını söyleyerek konuyu bağlamaktadır. Doğrudur. Geçim sıkıntısı çekmese aileler yavrularını okula göndermeyip tarlaya, meraya, atölyeye, fabrikaya, maden ocağına yollar mı?
Peki ama çocuğunu çalıştırmaya mecbur kalan ebeveynler neden yoksul? Sermaye düzeni yetişkin çalışanları boğaz tokluğuna çalıştırdığı için. Yoksulluğun sebebi ücretlerin-maaşların düzeyi, tarımsal ürün fiyatları, sanayi ürün fiyatları, hizmet fiyatları, vergiler, faizler, kiralar… özetle piyasa ekonomisidir ve devlet politikalarıdır. Sistem dar gelirli emekçileri çocuklarını çalıştırmaya mecbur etmektedir.
Örneğin Türkiye’de asgari ücret resmen yetişkin tek bir işçinin beslenme, giyinme, barınma vs. ihtiyaçlarını göz önüne alarak saptanıyor. Asgari ücretin yetişkin bir işçinin geçimini sağladığını farz edelim. 2022’de evli olup eşi çalışmayan asgari ücretlinin ücretine 481,5 TL, evli ve eşi çalışmayan bir çocukluya 543 TL, evli ve eşi çalışmayan iki çocukluya 603 TL asgari geçim indirimi ekleniyor. (Resmi “eşi çalışmayan” ifadesinde evde yapılan hayati geçimlik faaliyetlerin çalışma addedilmediğine de dikkat çekelim.) Yani bir yetişkin eşin aylık geçinme harcaması olarak 481,5 TL, bir çocuğu geçindirme masrafı 61,5 TL, ikinci çocuğu geçindirme masrafı 60 TL olarak öngörülmüş. Böyle bir düzenleme asgari ücretle geçinen işçi ailelerini çocuklarını çalıştırmaya mecbur etmez mi?
Öte yandan toplumun çocuk istihdamını kabullenmesi işverenlerin yetişkin işçi ücretlerini bastırmasına elvermektedir. Çünkü işveren en düşük gelirli işçilerin maaile çalıştığını bilerek pazarlığa oturmaktadır.
Dünyada milyonlarca çocuğu ve ailelerini bu zulümden kurtarmak için sermaye-servet sahiplerinin sınıf iktidarına son vermek dışında ne yapılabilir ki?