Cemal Bilgin
Türkiye’nin ezilenleri, sömürülenleri bölük pörçük durumda. Siyasetler, partiler, mezhepler, cemaatler, kimlikler arasında yapay gerilimlerle uğraşıp duran işçiler, emekçiler ve ezilenler var.
Bu durum düzenin kaymağını yiyen oligarşinin ve oligarkların arzuları için oluştu. Bile isteye halkı birbirinden ayrıştırdılar. Patron düzeni sürsün, emekçiler sürünsün diye bizi parçalara ayırdılar. Biz yapay ayrımlarla birbirimizden uzaklaşırken, patronlar bizim üzerimizden kazanmaya ve palazlanmaya devam ediyorlar.
Güzel ülkemiz haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz kalan işçiler, emekçiler, çiftçiler, kadınlar, memurlar, öğrenciler ile dolu. Sesini çıkarana bölücü diyen, örgütleneni bölmek için elinden geleni yapan bu düzene rağmen hâlâ çok kalabalığız.
Bize takılan türlü türlü isme ve bizi bu duruma düşüren yapıya rağmen meselelerimizin ve sorunlarımızın ortak olduğunu hepimiz biliyoruz.
Bizler rızkı çalınan ve emeği sömürülen işçileriz; taşeron sisteminin, denetimsizliğin, iş cinayetlerinin, sendikasızlaştırmanın, enflasyonun, saldırısı altında yaşama mücadelesi vermeye çalışıyoruz.
Bizler geleceğe dair umutları çalınan öğrencileriz; barınamamakla, işsizlikle, yoksul bırakılmayla, karşı karşıyayız. Bize önce kendilerine teslim olmamız ve uslu durmamız söyleniyor. Ancak o zaman bu ülkede bir gelecek sahibi olabileceğimizi anlatıp duruyorlar.
Bizler yaşam alanlarımız kentsel dönüşüm adıyla rantçılar tarafından saldırıya uğrayan ve şehre tutunmaya çalışan insanlarız; bizden alıp zenginlere peşkeş çekilmek istenen, başımızı bir şekilde sığdırdığımız evlerimizden kovulmaya çalışılıyoruz.
Bizler toprağımızdan göç ettirilerek horlanarak çalıştırılan insanlarız; patron düzeni için ucuz iş gücü olarak görülüyoruz. Irkımızdan ve kimliğimizden sebep ötekileştiriliyoruz ve düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalıyoruz.
Biz emeği çok ucuza mal edilen çiftçileriz; ürettiklerimizi yok pahasına aracılara satarken, tarlamızdan çıkanı pazarda kat kat fazla fiyata ancak satın alabiliyoruz. Bizden alınan vergilerin patron düzenine aktarıldığının pekâlâ farkındayız.
Bunca sömürü erkeklere bir kere değerken kadınlara iki kere değiyor. Hem dışarda hem de evin içinde en çok kadınlar sömürülüyor.
Yan yana gelişleri ve sınıf siyasetini büyütmeliyiz!
Mazlumlar ayağa kalkmadan zalimler diz çökmez!
* Bu yazı İKEP merkezi bülteni Paydos’un Temmuz 2022 tarihli 5. sayısında yayınlanmıştır.