Taşeron Belediye İşçileri Ne İstiyor?

Biz, Taşeron Belediye İşçileri Birliği (TABİB) olarak işçileri örgütlü ve bilinçli bir mücadeleye çağırıyoruz.

Sendikalardan bağımsız, her işçinin bulunduğu alandan başlayan bir taban örgütlenmesinin gerekliliğine inanıyoruz.

Biz çalıştığımız belediyelerde Ek Protokol aracılığıyla iyileştirme ve gerçek kadro isterken, İlave Tediye bayrağını yükseltirken, TİS’lerin iyi geçmesine gayret ederken sadece kendi müdürlüğümüz, belediyemiz işçileri için bir talepte bulunmuyoruz. Politikamız ve hayallerimiz; topyekûn bir mücadele hattını kurmak, geliştirmek, hak talebinde bulunan herkesin arzularını dile getirmektir.

Sayısal çokluğumuz ve üretimden gelen gücümüz sayesinde karar mercileri üzerinde baskı kurmak istiyoruz. Yeni bir siyaset biçimi ve dili oluşturmaya çalışıyoruz. İşçi siyasetini dar pratiklerden, kişisel menfaatlerden, sendikaların çürümüş koltuklarından, “Şube’yi alalım her şeyi hallederiz” kolaycılığından, çıkar çevrelerinin köreltici müdahalelerinden çıkarmak istiyoruz.

Bu perspektif ile, var olan sendikaların, tabanın sesine kulak verip bütün belediyelerde, bütün işyerlerinde karşı karşıya kaldığımız sorunların çözümü için birleşik mücadeleye koyulmalarını ve tarihin en ağır ekonomik krizinin faturasının biz emekçilere çıkartılmaması için harekete geçmelerini sağlayacak bir duruşu ortaya koymak niyetindeyiz.

Küçük hesaplar peşinde koşmak yerine, hep beraber daha yaşanılabilir bir dünyayı kurmak için mücadeleyi örgütlemek istiyoruz.

Böylesi bir mücadele hattının bazı ilkeleri olmalıdır diye düşünüyoruz. Sınıf mücadelesi içinde bu eğilimi bir arada tutan politik ilkeler ve tutumlar bizce şunlardır:

  • Sendikalarda koltuk kapma yaklaşımlarını ve işçilerin aidatları üzerinden kişisel çıkar sağlanmasını kabul etmiyoruz. Koltuklar yıkılmalıdır. İşçi ile işçi arasına hiyerarşi koyan bir kültürü yıkacağız.
  • Paralı sendikacılık sınıfsal ilerlemeyi geliştirmemektedir. İşçiden üç kat fazla maaş alan sendikacılıkla derdimiz var. Sendika görevlilerin maaşları, işçiyken aldıkları maaş kadar olmalıdır. Bunu taahhüt etmeyen hiçbir aday ile işimiz olmamalıdır. Fazlası işçilerin kuracağı grev fonuna aktarılmalıdır.
  • İşçiler, kendi öz örgütlenmeleri, taban örgütlenmeleri, işyeri komiteleri ile karar süreçlerine dâhil olmalıdır. İşçilerin hayatlarının, işyerlerinde alınan kararlar ile belirlenmesi perspektifini savunuyoruz.
  • Eşit temsilden yanayız. Temsil mekanizmalarında her cinsiyetten insanın eşit temsil edilmesi gerekir. Kadın işçilerin kendi politikalarını oluşturabilecekleri, kendi varlıkları ile mücadelede yer alabilecekleri bir demokrasiyi savunuyoruz.
  • İşçiler içindeki her türlü bölünmeyi reddediyoruz. Hangi milliyetten, dinden, mezhepten, şehirden, cinsiyetten olursa olsun işçilerin sermayeye karşı ortak tavrının billurlaşmasını sağlamaya çalışıyoruz.
  • Sendikal rekabetin işçi sınıfına zarar verdiğini biliyoruz. Sendikaların amaç değil araç olduklarını düşünüyoruz. Sendikal düzeyde bölünmüş olan işçileri ortak hedefler etrafında toplamayı ve birleşik işçi cephesi ile yüksek düzeyde kazanımlar elde etmeyi hedefliyoruz.
  • “Küçük olsun benim olsun” ve “benim teşkilatım ve benim partim sendikayı yönetsin” gibi yaklaşımları kabul etmiyoruz. Çoğulculuk ve birlikte öğrenmenin anlamlı olduğunu düşünüyoruz.
  • Katıksız şekilde işçi demokrasisinden yanayız. İşçilerin belirleyici olduğu, söz ve karar hakkının işçilerde olduğu, sadece sendikada değil, üretim ve bölüşüm süreci üzerinde de işçilerin inisiyatifinin kurulmasını savunuyoruz.
  • En demokratik seçim sisteminin temsil sorununu çözeceğini düşünüyoruz. Seçilenler bir dönem görev yapabilmeli ve seçilenler geri çağrılabilmelidir. Seçilenlerin ancak seçenler tarafından görevden alınabileceğini benimsiyoruz.
  • Kesinlikle sendika tüzüklerini değiştireceğiz. Demokratik bir tüzük için gereken adımların atılması elzemdir. Örneğin işçilerin %75’inin onay vermediği bir TİS imzalanmamalıdır. Sendikalarda tek adam rejimine son vereceğiz.
  • İşçi ve sendika toplantılarının herkese açık olmasını istiyoruz. TİS görüşmelerinin online yayınlamasını gerçek kılmak niyetindeyiz.
  • Eleştiri ve özeleştiri mekanizmalarının sahici bir şekilde çalışmasını istiyoruz. Eleştiri hakkının engellenmemesini ve şiddet barındırmadığı müddetçe protesto hakkını savunuyoruz. Çünkü işçi sınıfının elindeki en güçlü silahın eleştiri hakkı olduğunu biliyoruz. Bizzat işçi hareketinin kendisinin, en radikal eleştiri olduğunu düşünüyoruz.
  • Sendikaları ele geçirme gayretinin beyhude bir çaba olduğunu, değişimin yukarıdan değil aşağıdan geleceğini ve yaratıcı bir pratik faaliyetin, canlı bir iç tartışmanın ve karşılaşılan meselelerin politikleştirilmesinin işçileri zenginleştireceğini düşünüyoruz.
  • İşçi sınıfının kapitalist toplumdaki özel konumu nedeniyle merkezi bir yere sahip olduğuna, bu potansiyelin aktifleşmesi ve kitle mücadelesi ile genel bir hareketin yaratılmasının insanlığın krizinin çözümü için elzem olduğuna, kapitalist barbarlığın ancak işçi sınıfının kolektif eylemi ile değişebileceğine ve bu tarihsel serüvene katılan öznelerin de değişeceğine inanıyoruz.

Üzerinde özenle durduğumuz şey, işçilerin çıkarıdır. Bu çıkarlardan başka çıkarımız yoktur.

Sen de gel, omuz ver, mücadeleyi büyütelim.

Dünyanın bütün işçileri birleşiniz!

Taşeron Belediye İşçileri Birliği (TABİB)

* Bu yazı İKEP merkezi bülteni Paydos’un Ağustos 2022 tarihli 6. sayısında yayınlanmıştır.

Bu Yazıyı Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir