Yasin Şafak
Ukrayna Savaşı’nın ekonomi-politik düzlemine baktığımızda, geçen ay yapılan tahıl anlaşması bir başarı hikâyesi olarak Türk hükümetince çokça öne çıkarıldı.
Genel olarak baktığımızda, Covid-19 salgını başından itibaren yalın ve sınıf merkezli bakış geri planda kalırken, yerini komplocu-devletçiliğe veya karşısında konumlanmış yeni sola bıraktı. 2005’lerden beri süregelen bu tabloda, milliyetçi ve popülist yaklaşımların karşısında konumlanan modern kimlikçi yeni solun/yeni-anarşizmin öne çıktığı ortadadır. Ayrıca, bir intihar gibi olan bu savaş, oldukça milliyetçi ve kültürcü bir zemin üzerinden şekillendi ve hem savaşın iki tarafında, hem de diğer ülkelerde baskın tutumunu dayattı.
Buna rağmen enflasyon ve zam krizinin bu derece yüksek olduğu ve bu savaşla doğrudan ilişkili olduğu ortadayken, kültürcü zeminin haricinde bir hareket, Avrupa’da dahi zayıf bir görüntü veriyor.
Savaşın yarattığı sorunlar: Tahıl ve doğalgaz krizi
Savaşın yarattığı sorunlar kabaca, hâlihazırda buğday ve kış için doğalgaz olarak sıralanmaktadır. Tahıl krizinden en çok etkilenen ülkelerden biri de Türkiye’dir. Özellikle tahıl arzında yaşanacak sorunların giderilmesi için İstanbul’da bir “Ukrayna tahılı masası” kuruldu. Tahılı dünya pazarına arz ederek, fiyatları dengeleyecek bir model Türkiye moderatörlüğünde gerçekleştirildi.
Meselenin bir başka boyutu olan, Rusya’dan Avrupa’ya akacak doğalgaz arzıyla ilgili olarak ise, kışın benzer bir orta yol bulunup bulunmayacağı şimdiden konuşuluyor.
Toplumsal hareketlerin zayıf görüntüsü
Ukrayna savaşının bize gösterdiği bir diğer mesele ise şu: Toplumsal hareketlerin, savaşa karşı tutumları ve savaşın getirdiği zamlarla ilgili halkı mobilize etme becerisi uzun zamandır oldukça zayıf bir görüntü veriyor. 20 yıl öncesinde Irak Savaşı zamanındaki etkin muhalefeti hatırladığımızda bunun nedeni üzerine düşünmemiz gerekiyor: Acaba zamanın ruhu nasıl bir fark taşıyor?
Cevaplardan en anlamlısı şu: Irak savaşı zamanında bizzat savaşacak orduların Avrupa içinden olması Avrupa’daki toplumsal muhalefeti güçlü kılmıştı. Kendi hükümetine karşı çıkma olgusu hem Avrupa’da hem Türkiye’de savaş karşıtı hareketleri güçlendirmişti. Bugün ise Ukrayna’da savaş nedeniyle böyle tutum nesnel olarak söz konusu olamamaktadır.
Fakat ilerideki dönemlerde savaş daha da uzarsa, oluşan zamlar, tröstler ve tekeller üzerinden sağlanan temel ihtiyaçların ticareti, ülkelerin kamuoylarını hareketlendirecek bir noktaya gelecektir. Ancak bu yeni gelişecek durum için sınıf merkezli hareketlerin bir adım öne çıkarak taşıyıcı olmaları gerekiyor.
* Bu yazı İKEP merkezi bülteni Paydos’un Ağustos 2022 tarihli 6. sayısında yayınlanmıştır.