Kaveh Nematipour
İran bir kere daha kaos ve huzursuzluk içerisine sürüklendi. Son yıllarda görmeye alışkın olduğumuz üzere, İran sokakları, bir kez daha, teokratik rejimden bıkıp usanmış olan halkın ülkeyi son kırk yıldır gasp etmiş olan mollaların zorba yönetimine karşı kavga alanı haline geldi. Son protesto ve gösterileri ateşleyen genç bir Kürt kadının, Mahsa Amini’nin ölümü oldu. Amini İran’ın kötü şöhretli Ahlak Polisi tarafından gözaltına alınmış ve ardından hastaneye kaldırılmış ve görünen o ki gözaltı esnasında dövülmekten kaynaklı olarak komaya girmişti.

Bu olay, uzun yıllar içerisinde, İranlı kadınlar için söz konusu olan bir kıyafet zorunluluğunun keyfi bir yorumunu tatbik etmek üzere oluşturulmuş zalim bir kolluk kuvveti tarafından dövülmüş, kötü muameleye maruz kalmış pek çok kadının yaşadıklarının son bir örneğiydi. Bu yasa kadınların saçlarını zorunlu olarak başörtüsü ile örtmelerini zorunlu kılıyor. 79 İslami devriminden hemen hemen bir yıl sonra yürürlüğe giren bu yasa rejimle İranlı kadınlar arasında sürekli bir kavga konusu oldu, yıllar içinde bu çatışma daha da tırmandı ancak bu konunun hükümetle halk arasındaki çatışmanın merkezinde yer alması durumu bugün ilk kez görülüyor. Farklı şehirlerde tüm halk kesimlerinden insanlar isyan ediyor, yangın kimi dini çevrelere dahi yayıldı. Bu kesimler, hükümetin inançlarına el koyduğunu ve sistemli bir şekilde kötüye kullandığını düşünüyorlar.
İran’da geçmiş yıllarda da görüldüğü gibi protestolar hızlıca rejimi, rejimin meşruiyetini, rejimin hükümdarı Ayetullah’ı ve onun yozlaşmış yandaşlarını hedef alacak şekilde yükselmekte. Kırk yıldan fazla süredir serbest seçim görmemiş olan ve sağcı dinci bir despot ve onun yozlaşmış elit zümresi tarafından yönetilen ülkede, yıllardır süren eş dost kayırma, alıp yürümüş yolsuzluklar yüzünden darmadağın olmuş, uluslararası ambargolar ile daha da beter hale getirilmiş bir ekonomi ile, her türlü protesto dalgası kolayca bugün olduğu gibi büyük çaplı bir çatışmaya evrilebilir.
Dahası Mahsa’nın cenaze törenine kitlesel olarak katılan Kürt muhalif gruplar insanları direnişe ve greve çıkmaya çağırıyor. Hükümet güçleri ile ayaklananlar arasında çıkan çatışmalarda şu ana kadar en az 8 kişinin öldürüldüğü bildiriliyor. İsfahan, Şiraz, Tahran ve İran’daki hemen tüm büyük şehirlerde bir yandan genç kadının ölümünü, diğer yandan rejimin yıllardır süren baskısını lanetleyen benzer protestolar görüldü. Farklı sendikalar, özellikle de öğretmenler birliği protestolar için ve kadınların kıyafetlerini özgürce seçme hakkı için destek açıklamaları yaptı.
Bu protesto dalgası hükümet tarafından bastırılabilecek mi, yoksa daha büyük bir hareketi mi tahrik edecek henüz belli değil. Halkın öfkesi ve memnuniyetsizliği bunun rejime karşı daha büyük bir harekete dönüşebileceği yönündeki umutları besliyor. Ancak bir liderlik ve protestocular arasında örgütlülük olmadığından, daha öncekilerde olduğu gibi bunda da, parlayan alevin sert bir bastırma hareketi ve kendi vatandaşlarına ateş etmekte tereddüt etmeyen rejim karşısında sönümlenmesi daha olası.
* Arkadaşımız Kaveh Nematipour’un İngilizce yazdığı yazısını Pınar Erol çevirmiştir. Yazının aslına şuradan ulaşabilirsiniz.