Cemal Bilgin
“Birleşik, Çoğulcu, Demokratik Bir İşçi Partisi Yolunda” şiarıyla altıncı olağan genel kurulumuzu alnımızın akıyla gerçekleştirdik. Kongremizden sonra merkezi parti organlarını yeniden seçtik.
İşçi sınıfının bağımsız siyasetinin eksikliği olduğu gibi devam ediyor. İşçi sınıfının bir siyasal özne ve kimlik olarak failleşmesi hâlâ patlamayı bekleyen bir yanardağ gibi bütün haşmetiyle karşımızda duruyor. Kongremizde onayladığımız yeni parti programımızla ve merkezi yönetim kurulu üyelerimizle birlikte bu siyaseti örmek için yeni bir sayfa açtık.
Sürekli dillendirdiğimiz şu şiarı aklımızdan asla çıkarmıyoruz, işçi sınıfı siyasette, patron düzeninden bağımsız olarak var olmalıdır. Bu da ancak işçilerin önderliğinde, işçi sınıfının bütün unsurlarını barındıran birleşik, çoğulcu ve demokratik bir siyasetle mümkün olabilir diyoruz. İKEP olarak bu siyasetin taşıyıcılarından biri olmaya hâlâ talibiz.
Bir tarafta hayatımızı felç eden, nefesimiz kesen ekonomik kriz sürüyor. Diğer taraftan güvencesiz ve taşeron çalışma hem kamuda hem de özelde artarak devam ediyor. Patron düzeninin rantı için çıkarılan yasalar, uygulamalar, müdahaleler sürdükçe bu krizin etkilerini hissetmeye daha uzun süre devam edeceğiz. Ülkeyi yönetenler arasında ve siyasette belirleyici olmadığımız müddetçe bu soyguncu düzen sürecek.
Biz işçi sınıfı siyasette var olmalıdır derken tam olarak neyi istediğimizin pekâlâ farkındayız. İşçiler olarak siyasette kazanabilmek için birleşik, çoğulcu ve demokratik bir yaklaşımın patron düzenini oyununu bozacak anahtar olduğunu da çok iyi biliyoruz.
Ülkeyi esir almış olan patron düzeninin yanında, iktidarın sürekli olarak yüksek tansiyonda tuttuğu, savaş çağrısı yapan gerilim siyaseti, bütün bölge halklarının daha çok sömürülmesine hizmet ediyor. Suriye’de, Irak’ta, İran’da, Ermenistan’da, Yunanistan’da sürekli artan işsizlikten ve fakirlikte patron düzeninin bölgedeki taşeronluğunu itinayla yapan ve savaş çığırtkanlığıyla iç siyasete oynayan iktidarın da payı var. Bölgemizde barışın tesis edilmesi için de işçilerin iktidara gelmesi acil bir ihtiyaç olarak duruyor. İşçi sınıfının iktidarı sadece Türkiye’de değil bütün dünyada huzurun, barışın ve adaletin yegâne yoludur. İktidara gelebilmek için ilk adım olan siyasette güçlü bir şekilde var olmak gibi bir hedefimiz vardır. Ortadoğu halklarına barış ve özgürlük, işçi sınıfının ve mazlumların birlikte kurduğu güçlü bir ittifakla gelecektir.
İşçilerin iktidar yolunda sendikalı ve güvenceli çalışma haklarını kazanmaları, patron düzeninin maşası olarak hizmet eden devleti yönetenlerin saldırılarına karşı önemli bir mevzidir. Haklarımızı kazanarak, siyasal alana daha güçlü bir şekilde girebiliriz. Bu nedenle hem haklarımız için hem de siyasette hakkımız olan yerimizi almak için aynı anda mücadele etmeliyiz.
Patron iktidarları yıllardır kanımızı emdiler ve hayatımıza her alanda yön verdiler. Bu gidişata dur demek, patronlara şirin gözükmeye çalışan muhalefet masalarıyla olmaz. Bu siyaseti güçlendirmek en doğrusunu ben bilirim diyen ve işçi sınıfını fail ve özne olarak görmeyen sözümona sol siyasetlerle olmaz. Bu siyaseti yukarı taşımak, sendikaları kendilerine çiftlik yapan sendika ağaları makamlarında keyif çatarken de pek mümkün değil. Bu düğümü ancak işçi sınıfının özne olduğu bir siyaset çözer.
İKEP olarak 6. Genel kurulumuzla birlikte hedeflerimize olan inancımız diri olarak yeni bir döneme girdik. Kongremiz hem partili yoldaşlarımıza hem de işçi sınıfına hayırlı olsun.
* Bu yazı İKEP merkezi bülteni Paydos’un Ekim 2022 tarihli 8. sayısında yayınlanmıştır.