İKEP Programı’nda Gelir Dağılımı

Cem Somel

İşçinin Kendi Partisi’nin 18 Eylül 2022 tarihli kongresinde kabul edilen yeni programının yaklaşık dörtte biri iktisat politikalarına ayrıldı. Bu iktisat politikaları İKEP’in kendi başına veya başka partilerle birlikte oluşturacağı bir işçi-emekçi hükümetinde gerçekleştirmeğe çalışacağı politikalardır; muhalefette iken de gerçekleşmesi için egemen sınıflara baskı yapacağı politikalardır.

İKEP’in iktisadi programında temel ilkeler “nüfusun temel ihtiyaçlarını temin etmek, ihtiyaçların temininde ülkenin kendine yeterliliğini hedeflemek, toplumda sosyal adaleti sağlamak ve yeraltı-yerüstü kaynaklarını korumaktır” diye açıklanıyor. 

Bu yazıda sosyal adalet ilkesi gereği gelir dağılımını düzeltmeğe yönelik politikaları özetleyeceğim. İKEP gelir dağılımını başlıca iki araçla düzeltmeyi programlamıştır.  Birinci araç emekçilerin yerli servet-sermaye sahiplerine karşı hak mücadelesinde elini kolunu bağlayan engelleri ortadan kaldırmaktır. İkincisi kapitalist dünya ekonomisinin Türkiye’de emekçi gelirleri üzerindeki baskısını kaldırmaktır.

İşsizlikle ve örgütsüzlükle mücadele şarttır

İşçilerin ücret mücadelesinin önündeki başlıca somut engeller işsizlik ve bunun yanında örgütsüzlük, yani sendikasızlıktır. Sendikasızlığın da iki sebebi var: Taşeron istihdam sistemi ve bürokratik sendikacılık. Dolayısıyla gelir dağılımını düzeltmeğe niyetlenen bir işçi-emekçi iktidarının işsizlik, taşeron sistemi ve sendikal bürokrasi sorunlarını çözmesi gerekir.

Taşeron sistemi yasayla kaldırılacaktır. Kamu kurumlarında taşerondan kadroya geçiş zor olmaz. Özel sektörde bu geçişte işçilerin gerçek patronlarıyla yeni sözleşme imzalarken hak kaybına uğramaması için yasanın dikkatle hazırlanması gerekecektir.

İşsizliğe gelince, İKEP merkezî devlet teşkilatında, KİT’lerde ve yerel yönetimlerde kamu istihdamını artırarak ve genelde günlük veya haftalık mesaiyi kısaltarak işsizliği azaltmayı hedeflemektedir. Kamu sektörünün genişlemesi hem işsizliği azaltmağa hem de kamu hizmetlerinde yetersizlikleri gidermeğe yarar.

İKEP ayrıca sermayedarların dışarıya döviz transferlerini kısıtlayarak bunların dışarda yatırım veya üretim yapmasını engellemek suretiyle işçilere yaptıkları “çok talepte bulunursan üretimi dışarıda yaparım” şantajının önünü kesecektir; yatırım planlamasıyla da (aslında işçilerin ürettiği) kâr gelirlerinin yurtta istihdam yaratan yatırımlara yönlendirilmesini temin edecektir.

Gelir dağılımını iyileştirmek için sendikaların sendika gibi işlemesi de şarttır. İKEP programı sendikacılığı meslek olmaktan çıkarıp sendikalarda yüksek maaşlarla sittinsene işçilerin başına çöreklenen yönetimlere son verecek mevzuat değişiklikleri yapmayı öngörmektedir. Ancaksendikalar sadece yasalarla tüzüklerle işlevli hâle getirilemez. Bunun için işçilerin örgüt içi mücadelesi de elzemdir.

Ülkenin kendi kendine yeterliliği hedeflenmelidir

Gelelim kapitalist dünya ekonomisinin işçi ücretleri üzerinde baskısına. Yurdumuzda 1980’lerde ithalatın serbestleştirilmesinden beri yerli sermayedarlar ücret müzakerelerinde ithal edilen ucuz mallarla rekabet sorununu ve başka ülkelerde işgücü maliyetlerinin düşüklüğünü öne süregeldi. Bu rekabet baskısı gerçektir, ama sermayedarlar bu ortamı tercih ettiği için aynı zamanda bahanedir. İthal edilen bir malın benzerini yurtta üreten, özel işletme olsun, kamu işletmesi olsun bu baskıya maruzdur. Ne hikmetse sendikalar ithalat serbestisini eleştirmemekte, sermayedarların dış rekabet bahanesine boyun eğmektedir. İKEP programı “ihtiyaçların temininde ülkenin kendine yeterliliğini hedefleme” ilkesiyle Türkiye’de üretilebilen malların ithal edilmemesini öngörmektedir.

Gelir dağılımı emekçilerin refahını etkileyen öğelerden biridir. Bunun dışında vergi yükünün yüksek gelir ve servet sahiplerine geçirilmesi, eğitim-sağlık gibi temel ihtiyaçların eşitçe bedelsiz karşılanması, sosyal güvenliğin tüm yurttaşları kapsaması, doğal çevrenin korunması da emekçilerin ihtiyaçları arasındadır. İşçinin Kendi Partisi’nin programı bunlar gibi birçok ihtiyacı kapsayan politikalar içermektedir. Elbette bu program dinamik bir sürecin bir safhasıdır. Tartışarak, eleştirerek daha da gerçekçi ve uygulanabilir bir hükümet programı hâline getirmek için çalışmak hepimizin görevidir. Şartlar bunu gerektiriyor. 

* Bu yazı İKEP merkezi bülteni Paydos’un Ekim 2022 tarihli 8. sayısında yayınlanmıştır.

Bu Yazıyı Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir