Sömürüye, Savaşa ve Taşeronlaştırmaya Karşı Bir Dünya İşçi Partisi için yapılacak konferansa İtalya adına katılacak delegasyonun üyelerinden Lorenzo Varaldo ile yapılan bir mülakat:

25 Eylül genel seçimlerinin sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsun?
Sağın seçim zaferi ve özellikle neofaşist parti Fratelli d’İtalia’nınki İtalya’nın emekçilerine indirilmiş bir darbedir. Hiç şüphe yok ki, partinin Başkanı Meloni’nin de seçim kampanyası boyunca açıkça ifade ettiği gibi, kuracağı yeni hükümet, emekçilere, kadınlara, göçmenlere, işsizlere, bütün ezilenlere ve kamusal eğitime vahşice saldıracaktır. Bir Başkanlık sistemi önerisiyle ülkenin zengin bölgelerine ayrıcalık tanıyacak “farklılaştırılmış bölgesel özerklik” önerileri karşısında demokrasi ve cumhuriyetin birliği kazanımları tehdit altına girecektir.
İtalyan halkı bu sonuçlarla faşizme mi yöneldi?
Her ne kadar parlamentoda çoğunluk elde etme açısından Meloni ve sağ güçler bir zafer elde etmişlerse de, henüz ülke çapında muzaffer değiller. Seçmenlerin üçte biri oy kullanmadı. Bu ülke tarihinde görülmemiş bir durum. Fratelli d’Italia seçmenlerin yüzde 64’ünün yüzde 25’inin oyunu aldı. Bu şu demek: Fratelli d’Italia her 20 seçmenden 3’ünün oyunu alabildi. Fratelli d’Italia ve sağdaki ortakları (Berlusconi, La Liga) her dört seçmenden ancak birini temsil ediyorlar. Dolayısıyla ülke aslında sağa kaymadı.*
Demek bu sonuç emekçilere indirilmiş bir darbe ama mutlak bir yenilgi değil, öyle mi?
Elbette. Sağın zaferi her şeyden önce son otuz yıldır işçi hareketi çıkışlı siyasi partilerin AB direktiflerini ve savaş politikalarını harfiyen uygulayarak işçi sınıfının haklarını ve kazanımlarını yıkıma uğratmalarının bir sonucudur. Eğer bugün sağ kazanmışsa bunun sorumluluğu İtalyan Komünist Partisi (PCI) ile İtalyan Sosyalist Partisi (PSI) yöneticilerine aittir. Çünkü onlar otuz yıldır doğrudan işçi düşmanı politikalara destek vererek kendi partilerinin dağılmasına yol açmışlardır. Şu konu bir kez daha ispatlanmıştır: Ne zaman ki “Sol” Sağ’ın politikalarını izlemişse, gericiliğin en pespaye biçimlerine zemin hazırlar.
Peki şimdi ne olacak?
Şunu açıklıkla ifade etmek gerekir: Bu hükümet parlamentoda çoğunluk olmakla birlikte ülke çapında azınlıktadır. İlan ettiği emekçi düşmanı darbeleri hayata geçirebileceği bir meşruiyeti yoktur. Hangi koşulla durdurulabilir? Tek bir koşulla: Sendikalar ve emekçilerin örgütleri yıllardır yaptıklarının tersine burjuvazinin karşı-reformlarına çeşitli “düzeltmeler” önermekle yol vermeyerek ve burjuvaziden bağımsız şekilde harekete geçerek mücadele etmeye karar verdiklerinde. Emekçiler er ya da geç doğrudan sınıf mücadelesi zemininde bu hükümetin politikalarının karşısına dikilecekler. Bu durumda karar verme zorunluluğu gene işçi örgütlerinin yöneticilerinin önüne gelecek.
Sana göre önümüzde ne tür bir olasılık var?
Pazar günkü seçimlerin sonuçları bütün açıklığıyla ve bir kez daha meselenin düğüm noktasının işçilerin siyasi temsilinin yokluğunda yattığını gösteriyor. Biz grup olarak bu işin altından tek başımıza kalkabileceğimizi iddia etmiyoruz. Ama şu bir gerçek ki, bir işçi partisi yeniden inşa edilmek zorunda. Kuşkusuz bu mesele bugünden yarına çözülmeyecek, ama buna derhal el atılmak zorunda, çünkü kapitalist sistemin ve onun partilerinin bizi sürükledikleri felaketten kurtulabilmemiz yolu ancak emekçilerin çoğunluğuna dayanan böyle bir partinin inşasından geçiyor. Gazetemiz Tribune Libera (Serbest Kürsü) sütunları seçimlerden önce olduğu gibi bugün de bu tartışmaya katılacak olanlara sonuna kadar açıktır.
***
* 2013 yılında sağın oylarının dağılımı şöyleydi: 10 milyon oy Berlusconi (Berlusconi’nin Kuzey Liga’sı ve neo-faşistlerle birlikte) ve 3 milyon 800 bin oy Merkez Sağ.
2018’de Liga, Berlusconi ve neo-faşistler 12 milyon 150 bin oy elde ettiler. 2022’de Meloni koalisyonu (neo-faşistler, Berlusconi ve Liga) 12 milyon 300 bin oy elde etmiş durumdalar. Dolayısıyla sağ partiler 11 ile 13 milyon arası oy toplamaya devam ediyorlar, sadece 2013 ile 2022 yılları arasında kendi içlerindeki dağılım değişmiş bulunuyor, o kadar.
** Bu röportaj La Tribune des travailleurs’un (İşçilerin Kürsüsü) 358. sayısından Paydos’un 8. sayısı için çevrilmiştir. Röportaj ilk olarak İtalya’da neşredilen Tribune Libera’da yayınlanmıştır. (E.N.)
*** Bu yazı İKEP merkezi bülteni Paydos’un Ekim 2022 tarihli 8. sayısında yayınlanmıştır.