Sadede gelelim… Total Şirketi’nin Zenginliklerini Kim Üretiyor?

Daniel Gluckstein

İşte bir kez daha büyük patronların propaganda makinası işlemeye başladı. Neymiş? Total ve Exxon şirketlerinde çalışan grevci işçiler bütün ülkeyi rehin alacaklarmış, grev hakkını suistimal edeceklermiş, ücretlerine fahiş zamlar alacaklarmış vs. Elinizdeki gazetede grevci işçiler bu yalanları teker teker çürütüyorlar.

Halk, Fransa’nın Fos-Sur-Mer kentindeki Esso rafinerisinin önünde TotalEnergies ve Esso ExxonMobil işçilerinin protestosu sırasında toplanıyor. 11 Ekim 2022 (REUTERS/Eric Gaillard)

Önce bir konuya odaklanalım: Total’in zenginliklerini kim üretiyor? 2021’de 18 milyar avrodan fazla kâr, daha 2022’nin ilk altı ayında bir o kadar daha kâr. Nereden geliyor bu kârlar? Bu şirket grubunun 100 bin ücretlisinin sömürüsünden elde edilen kârlar bunlar. Kuşkusuz Ukrayna Savaşı’nın sebep olduğu spekülasyonla üretici şirketler arasındaki anlaşmalar bu kârları şişiriyor. Ama sonuçta hepsi insan emeğinin sömürüsünden kaynaklı.

Kapitalistler bunu kendi meşreplerinde kabul ediyorlar, şöyle ki: Bir yılda, bir işletme, bir sanayi dalı ya da ülke ekonomisi tarafından yaratılan yeni zenginliklere “katma değer” adını veriyorlar. Bu “katma değer”e ne hammaddeleri, ne yapıları, ne tüketimi ya da amortismanı yeni bir değer yaratmayan makinaları katmıyorlar. Demek ki yeni zenginliklerin tümü üretim araçlarını kullanan işgücü tarafından yaratılıyor.

Peki, bu yeni zenginlikler nasıl bölüşülüyor? Fransa’nın 2022 yılı resmî istatistiklerine göre her bir işçinin ürettiği 100 avroluk yeni zenginliğin (kapitalistlerin dilinde bunun adı “katma değer”dir) 65 avrosu ücret biçiminde kendisine ödenirken, 35 avrosu hiçbir şey üretmemiş olan patronun cebine gidiyor. Şunu da eklemek gerekir ki, son otuz yıldır bu bölüşüm sürekli olarak işçinin aleyhine işliyor. Oysa dün olduğu gibi bugün de yeni zenginliğin yüzde 100’ü işçinin çalışmasının ürünü!

Dolayısıyla adaletsizlik Total işçilerinin elde edecekleri “fahiş zamlar”da yatmıyor. Adaletsizlik; sürekli olarak İşçilerin ürettikleri zenginlikleri onlardan hep daha fazla karşılıksız olarak koparıp alan ve şirketin ortaklarının karlarını temettülerini şişiren bu sömürü sistemidir.

İşçinin çalışmasının değerinin değerinin bir kısmını bile patrondan geri almaya çalışan her grev haklıdır. Düzeyi ne olursa olsun, her ücret zammı talebi işçi aleyhine bozulmuş olan dengeyi kısmen de olsa düzeltmeye yarar. Çünkü gerçek adalet ücretlerin sadece genel olarak arttırılması değil, bundan fazlasıdır: yani “süper” kârların ya da diğer kârların müsaderesidir.

Hükümetin Ukrayna Savaşı’nı gerekçe göstererek grevleri zor yoluyla engellemek için kanun çıkartmak istediği yerde, işçi hareketinin bütün emekçileri Total grevcileriyle dayanışmaya çağırması zorunlu bir görevdir. İşçi dayanışması görevidir bu. Ama bunun da ötesinde aynı zamanda ücret için yürütülen bütün grevlerin pratikte meşru olduklarını ilan etme anlamına gelir. Gene aynı zamanda yarın bütün emekçileri birleşik bir güç olarak patronların ve onların hükümetlerini mümkün olan en geri noktaya çekilmek zorunda bırakacak Genel Grev’in de meşruluğunu ilan etmek demektir.

Ve bunun da ötesinde gerçek toplumsal adalet ancak üretim araçlarının sahibi olacak emekçilerin kendi ürettikleri değerlerin meyvelerini kendilerinin toplayacakları gün gerçekleşecektir. İşte Bağımsız ve Demokratik İşçi Partisi’nin hedefi budur.

* Daniel Gluckstein: Fransa Demokratik Bağımsız İşçi Partisi (POID) Ulusal Sekreteri ve La Tribune des Travailleurs (İşçi Kürsüsü) gazetesinin başyazarı

** Bu yazı La Tribune des Travailleurs (İşçi Kürsüsü) gazetesinin 360. sayısından çevrilmiştir.

Bu Yazıyı Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir