Türkiye’de Emekli Olmak

Sevim Şimşek

Bir dağ yamacında durmuşsun

              Rüzgârın tükenmiş…

                               Refik Durbaş

İnsanın rüzgârının tükenmediği dönemlerde, yani çalışırken ve üretirken rüzgârının farkında olmak ve bu rüzgâra yön verebilmek, emeklilik yıllarında ne kadar insan gibi yaşayacağının garantisidir aslında. Fakat ülkemizde çalışanlar emeklilik yıllarında nasıl yaşayacaklarına gerektiği kadar önem vermemektedir. Gözlemlediğim kadarıyla çalışanlar emekliliği kendilerinden çok uzak görüp emeklilerin sorunlarının kendi sorunlarından bağımsız sanma eğilimdeler ve hatta emeklilere verilen maaşın asgari ücretle aynı olmasını bile kendilerine haksızlık sayıyorlar. Ancak bu bakış açısı sağlıklı değildir.

Bu yaklaşım insanın rüzgârının tükendiği zamana kadar devam eder. Çalışanlar için alınan tutum buyken, devleti yönetenler için emekliler devletin sırtında kambur gibi görülmektedir. Neticede bugün emekli maaşları asgari ücretin neredeyse yarısı kadardır.

Peki devlet (iktidarlar) bu cüreti nasıl kendinde görüyor?

Şöyle ki; emekli yaşlıdır, tükenmiştir (oysa onu tüketen çalışma koşulları ve işçiye kendini düşünmeye vakit bırakmayan sistemin kendisidir) grev yapamaz, eylem yapamaz, baskı karşısında direnç gösteremez. Bu yüzden ne kadar maaş verirsen onunla daha kötü bir evde oturarak, daha az gıda tüketerek, giyime ve sosyal hayata zaman ayırmaktan uzak kalarak idare eder.

İşte bu yüzden işçilerin, rüzgârının tükenmediği günlerde -yani her şey ellerindeyken- yaşlılıklarını da hesaba katarak mücadele edip haklarını güvenceye almaları ve bundan taviz vermeyerek bulundukları her alanda, sendikada, okulda, işyerlerinde örgütlenmeleri ve kendilerinden başlamak üzere emeklilere karşı bakış açılarını değiştirmek için gayret göstermeleri önemlidir.

Bir adam gördüm Frankfurt’ta

Noel ağacının dibinde

Kasketini açmıştı, gözleri yerde

Yoksulluğun utancı aynı bizimki gibi…

Ruhi Su

Sonuç olarak; eğer bugün üzerine yeni bir giysi almayı kendine çok görüp, ucuz ekmek ve yağ kuyruklarında, mutsuz ve kendi gerçeklerinin farkında değilmişçesine, edilgen ve duyarsız görünüyorsa emekliler, bunda başta devletin ve emekli olmayan insanların kendilerine gereksiz insanlar gibi davranmasının büyük etkisi vardır. Emekliler bir utanca mahkûm edilmektedirler.

Bu insanlar 3500 TL emekli maaşı ile doğru dürüst bir evde oturacak durumda değiller. Çocuklarına harçlık verecek durumda değiller. Emekli olunca ev alma hayalleri kalmadığı gibi oturdukları ortalama bir evin kirasını dahi ödeyecek güçleri kalmamıştır.

İKEP olarak çalışanların olduğu kadar emeklilerin de sesi olmaya devam edeceğiz. Ülkemizde on dört milyona yakın emekli var. Biz onlara da ulaşarak mücadeleye katmaya, onları yüreklendirmeye ve yalnız olmadıklarını göstermeye talibiz. Şöyle diyoruz:

Başınız önde, özünüz darda durmayın

Kalkın ayağa

Dert bizde

Derman ellerimizdedir

Ruhi Su

[25.10.22]

* Bu yazı İKEP merkezi bülteni Paydos’un Kasım 2022 tarihli 9. sayısında yayınlanmıştır.

Bu Yazıyı Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir