TİP, Millet Meclisi ve Sınıf Siyaseti

Zeki Kılıçaslan

Son hafta için Birgün gazetesinde çıkan ve TİP’in milletvekilliği pazarlığı yaptığını, grup kurabilecek 20 vekil istediğini belirten haber sosyalist cenahta bir polemiğin konusu oldu ve ardından hem TİP hem de HDP bu iddiayı yalanladı. Öncelikle söylememiz gereken şey TİP’ in, uygun koşulların varlığı ve milletvekillerinin sağladığı kürsü başarısı yoluyla 1961-TİP ve 1996-ÖDP’sinden sonra sosyalist siyaset açısından önemli bir başarıyı yakalaması emek, özgürlük ve sosyalizm düşüncesinde olan her siyasi eğilimin ancak memnun olacağı bir durumdur. Öte yandan sınıf siyasetinin eğilimlerden biri olarak TİP’in bu başarısının kendi çerçevesini de aşarak büyümesi ve ulusal çapta etkili bir sınıf siyasetinin inşa edilmesi için pozitif katkı yapmaya çalışmak emek siyaseti iddiasında bulunan herkesin görevi durumundadır.

TİP yönetimi baştan beri TİP’in kendi ismi ile seçime girmek istediğini ve MV çıkarıp çıkarmamanın kendileri açısından ikinci planda kaldığını belirtmektedir. Bu genel olarak doğru bir yönelimdir. Fakat ne yazık ki çok adaletsiz ve ucube bir seçim yasası ile seçimlere girmek durumundayız. Seçim yasasını dikkate aldığımızda TİP’in de içinde olduğu Emek ve Özgürlük İttifakı çerçevesinde TİP‘in kendi ismi ile seçime girmesi ve bu durumun ittifakın toplam seçim başarına zarar vermemesi ancak belirli koşullarda mümkün olabilecektir.

Seçimlerde hangi seçim yasasının uygulanacağı hala belirsizdir

Seçimlerin eski seçim yasası ile yapılması durumunda TİP ve Emek Partisi gibi seçime girme hakkı olan diğer partilerin de ittifak altında kendi isimleri ile seçime katılması ittifakın başarısı açısından bir sorun oluşturmamaktadır. Bu durum sınıf siyasetin geliştirilmesi açısından da daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Fakat, öte yandan yine de söylemeliyim ki bu durumda da İKEP olarak önerdiğimiz sosyalist güçlerin olabildiği kadar en geniş şekilde bir “işçi/emek/sosyalist çatı partisi” şeklinde birleşik bir güçle seçime katılabilmesini hedeflemek çok daha doğru bir seçenek olacaktı. Ama bunun için artık çok geç!

Seçimlerin yeni yasa ile yapılması durumunda ise HDP yanında TİP’in veya başka bir partinin kendi ismi ile seçime girmesi ve bunun ittifakın başarısına zarar vermemesi oldukça karmaşık ve zor bir seçenek olarak görünmektedir. Bu durumda TİP’in kendi ismi ile seçime girmesi için en az 41 ilde seçime katılması gerekmektedir. Bu seçenekte TİP’in milletvekili çıkarabilmesi ve ittifakın zarara uğramaması için örneğin İstanbul, Ankara, İzmir gibi illerde bütün ittifak oylarının TİP’e verilmesi, öte yandan TİP’in seçime girmek zorunda olacağı diğer illerde ise tüm oyların HDP’ye verilmesi gerekmektedir. Bu seçenekte TİP ben böyle bir şey istemiyorum ben seçime girer ve kendi oylarımı alırım seçilirim veya seçilemem diyemez çünkü böyle yapılmaz ise TİP’e verilen ve o seçim bölgelerinde MV çıkaramaya yetmeyecek tüm oylar ittifak için kayıp olacaktır. Öte yandan ek olarak diğer sosyalist partilerden vekil adaylarının da TİP listesinde yer alması gerekmektedir. Bu seçeneğin yaşama geçmesi için ittifak güçleri arasında tam bir anlaşma ve özellikle HDP seçmenleri için ciddi bir saha çalışması yapmak zorunludur.

Diğer bir konu da mecliste bir sosyalist grup oluşup oluşamayacağıdır. TİP ve diğer sosyalist partilerden seçilen vekillerin sayısının 20’ye ulaşması durumunda bir siyasi parti grubu oluşturmak emek/sosyalist siyasetin etkinliği açısından çok büyük önem taşımaktadır. Fakat, bunun olabilmesi için vekillerin aynı partiye üye olması gerekmekte bu açıdan da yukarıda sözünü ettiğimiz “emek çatı partisi” seçeneğinden başka yol görünmemektedir.

Birleşik, demokratik çoğulcu kitlesel bir “emek çatı partisi” seçeneği en gerçekçi yoldur

Sadece yukarıda söz edilen seçim ve parlamento içi çalışma koşulları açısından değil, işçi/emek/sosyalist siyasetin tüm Dünya’ da olduğu gibi ülkemizde de yaşadığı aşırı bölünmüşlük halinden birleşik bir siyasal güç oluşturma ve bu güçle çok daha geniş işçi, emekçi kitlelerle buluşmanın önünün açılabilmesi ve sosyalist bir yeniden kuruluş ve yenilenme için birleşik, demokratik çoğulcu, kitlesel bir “emek çatı partisi” seçeneği en gerçekçi yoldur.  Zaten halen “Emek ve Özgürlük İttifakı” içinde yer alan sosyalist güçlerin birleştiği hattın varlığı bile bu yolun hiç de zor olmadığının çok belirgin kanıtıdır.

Bu yaklaşım sadece güçlerin birleşmesi değil hayalini kurduğumuz en geniş emek güçlerinin bizatihi kendi öz örgütlülüklerine dayanması gereken demokratik işçi/emek iktidarının bir gösterge ve başlangıcı olarak da değer taşımaktadır.  Şüphesiz ki şimdiki koşullarda bu yolda TİP’in yaklaşımı daha etkileyici olabilir ama tabi ki başta Emek Partisi olmak üzere diğer sosyalist partilerin tutumu da bu seçeneğin gerçekleşebilmesi için yolu açabilecektir.

Bu Yazıyı Paylaş:

TİP, Millet Meclisi ve Sınıf Siyaseti” için 2 yorum

  1. burada ne solcu sosyalistlerin hdp lileri sol sosyalist kabul etmeyen anlayışı iyi anlamak gerekli sayın kılıcaslan bile yazının sonunda toparlayıcı hayalimizden bahsetmiş hdp sol sosyalist bir parti olarak bakmak kürtleri etnise milliyetcilik anlayışı doğru bir anlayış değildir demirtaş kürt milliyetcisimi kabul edeceğiz burada parentez acmak gerekli en azından emepin tipin sol sosyalist tutum davranışları arızalı 28 ekime kadar sol sosyalist gören 29 ekimde cumhuriyetin kazanımlarından bahsetmelerini tc li kemalizmden hep beraber kopuşu yaşamamız konuşmamız tartışmamız gerekli bu tartışmamız egemen soldan devlet solundan kopuşu yaşayarak tartışmak gerekli?not ikinçi turda oy verilecek bir anlayışı birinçi turda vererek var olan iktidarsal denklemi ortadan kaldırma önemli bir devrimçi solcu sosyalistl bir tavırdır bunları tartışalım(burada hdp de sol sosyalist bir damar var genelde her iki tarafta milliyetci yanlar var en azından demokratik yanıyla tartışalım….

  2. sayın kılıcaslan lubnanlaşma yani bizde bileşenler anlayışı bir kişi durzilerden bir diğeri hiristiyanlardan diye başlayan anlayış lüblanlaşmadır bizdeki hdp deki bileşşenller de öyle evet catı partisi gerekli onun için yukarıdan aşağıya değil aşağıdan yukarıya doğru tabanda komün komün kooparatifleri meclisler anlayışında lublanlaşmayı bileşenleri aşmanın panzehiri üyellere herkesin ulaşabildiği demokratik mekanizmadır atama kayyumcu durumun aşılmasıyla olur.bu konuları oturup konuşacağız ankarada veya istanbuldan beri başlatılan anti demokratik anlayışla olması mümkün değil tabanda oturacağız konuşacağız tartışacağız onun üzerinden ortaklaşa kararlar almanın yerellerden doğru yerellerde öz yönetimsel anlayışı kökleri sağlam ayakları yere basan anlayışı ortaklaşa kararlarla??

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir