İKEP, Cumhurbaşkanlığı seçimleri konusunda neyi savunuyor?
Türkiye kendi kör topal demokrasi tarihi içinde yeni bir kritik seçime doğru yaklaşmış durumda. Toplumsal eşitsizliğin ve sömürünün alabildiğine arttığı bir ekonomik sosyal düzen içinde tek kişiye dayanan ve her geçen gün daha da otoriterleşen siyasal iktidar, 12 Eylül Askeri Cuntasının ideallerini bir siyasal rejim olarak kurumsallaştırma yolunda ilerlemek isterken, düzen içi muhalefet (Millet İttifakı) kendi varlığını da tehlikeye atan gidişata karşı direnç göstermeye çalışmaktadır.
Öncelikle işçi sınıfı siyaseti açısından kabul etmemiz gereken gerçeklik şudur: İşçi/Emek/Sosyalist temeldeki siyasal güçler olarak işçi sınıfı ve geniş emekçi kitleler ile gerçek ve ciddi bağlardan yoksun durumdayız. Bununla birlikte fazlasıyla bölünmüş durumdayız. Bu nedenle önceki seçimlerde olduğu bu seçimde de bağımsız, gerçekçi bir sınıf siyaseti seçeneği ortaya koyamıyoruz. İKEP olarak bu durumun aşılması için birleşik, demokratik, çoğulcu, kitlesel bir işçi partisi hedefimiz ana mücadele konumuz olmaya devam edecektir.
Ama bu koşullarda da uzun vadeli hedeflerimize bağlı yapacaklarımız vardır ve seçimler bunun için bir fırsat sunmaktadır. Esas olarak Kürt halkının özgürlük mücadelesinin siyasal gücünü temsil eden HDP’nin, emek güçlerinin ve bu güçlerin merkezinde olduğu tüm toplumsal muhalefetin bu seçimlerdeki tutumu mücadelemizin geleceğini belirleme açısından oldukça önem taşımaktadır.
Her halükarda iktidarın yenilgiye uğratılması, bu süreçte işçi/emek/sosyalist güçlerinin bağımsız gücünün ve diğer demokratik güçlerle birlikte gerçek demokratik bir iktidar seçeneğin (“işçi ittifakı”) inşa edilmesine katkı sağlamak gözetmemiz gereken ana yönelim olmalıdır.
Bu yazıda sadece cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda değerlendirme yapılacaktır çünkü parlamento seçimlerinin hangi seçim yasasıyla yapılacağı bile henüz belirsizdir.
1. Seçenek: Muhalefetin tek adayla seçime girmesi durumu
Millet İttifak’ı gerekli doğru tutumla HDP ile iletişim kurup tek aday üzerinde anlaşırsa tüm emek güçleri açısından bu adaya eleştirel destek verilmesi, bugünkü siyasal güç dengeleri ve sınıf siyaseti olarak hedef kitlemizin içinde bulunduğu siyasal psikoloji açısından en doğru tutum olacaktır. İKEP böyle bir seçenekte muhalefet adayının kazanması için elinden geleni yapacaktır.
2. Seçenek: Muhalefetin çok adayla seçime girmesi durumu
Millet ittifakı ve HDP ortak aday üzerinde anlaşamaz ve muhalefetin çok adayla seçime katılacağı bir durum oluşursa da esas olarak iki seçenek ortaya çıkabilecektir.
a) HDP’nin merkezinde yer aldığı Emek ve Özgürlük İttifakı, diğer sosyalist ittifak, parti, grup, sendika ve demokratik kitle örgütlerinin, tüm emek ve özgürlük güçlerine yapılacak bir çağrı ile bir araya gelerek belirleyecekleri ve bir partinin adayından çok tüm toplumsal muhalefet güçlerinin temsilcisi olabilecek bir adayla seçime girilmesi.
Ancak bu yaklaşım seçim sonuçları ne olursa olsun geleceğin ana muhalefet gücünü ve demokratik bir iktidar seçeneğini ortaya çıkaracaktır. İşçi sınıfı siyasetleri açısından kendi özgül talep ve bayraklarımız ile bu adayın kampanyasında yer almak ve birinci turda adaya oy vermek doğru tutum olacağı gibi tüm toplumsal muhalefet güçleri açısından da en gerçekçi yaklaşımdır. Bu durumda İKEP, emek ve özgürlük güçlerinin bir bileşeni olacaktır.
b) HDP’nin kendi adayı veya sadece “emek ve özgürlük ittifakı”nı oluşturan yapıların adayı ile seçime girmesi.
Şüphesiz ki bu seçenek HDP’nin en doğal hakkıdır fakat bu seçenek öncekine göre toplumsal muhalefetin geleceği açısından doğru bir tutum olmayacaktır. Bu durumda işçi/emek/sosyalist güçler açısından, eğer bağımsız bir aday gösterme süreci örgütlenerek, işçi sınıfının ve emekçilerin en geniş siyasal, sendikal, sosyal güçlerinin ittifakı ve birlikteliği sağlanabilirse, birinci turda bağımsız kimlikte bir emekçi adayla seçime girmek daha doğru bir tutumdur. Bu durumda İKEP bu bağımsız sınıf seçeneğinin içinde yer alacaktır.