Cemal Bilgin
Tek Adam Yönetimine Hayır!

Sopasıyla değil, demokrasisi ve halkına sunduğu toplumsal destekleriyle güçlü bir iktidar istiyoruz!
Ülke dışında macera ve savaş arayan değil, bölge barışını savunan bir güçlü hükümet olmalıdır!
Gençlerinin çoğunluğuyla kavgalı olmayan bir hükümet!
Deprem felaketi karşısında çözüm diye ilk iş olarak OHAL (Olağanüstü Hal) ilan etmek bir acizlik olmaktan ziyade panik ve korkunun ifadesi. Başta depremzedeler olmak üzere canı yanan insanların öfkesinden duyulan korkunun dışa vurumu bu. Deprem konusunda bugüne kadar gerekli tedbirleri almamış bir yönetim elbette bundan korkar, ama biraz olsun demokrasiden nasibini almış olsa bu yola başvurmaz, kitlelerin acılarını ve öfkelerini ortaya dökmelerine göz yumardı. Çünkü mevcut yasakçı rejim, öfkelerini içine atan insanların ileride daha büyük tepkilerine zemin hazırlayacaktır. Bununla birlikte OHAL rejiminin, değil üç aylık bir dönemi kapsamasını, derhal sona erdirilmesini savunuyoruz. OHAL’e hayır!
Kaldı ki OHAL rejimi altında göstermelik dahi olsa demokratik bir seçim yapılmasının koşulları büyük ölçüde ortadan kalkar. Bununla birlikte muhalefet açısından namüsait koşullar altında dahi olsa seçimlerin ertelenmemesi bir zorunluluk idi. İktidar böyle yapılacak seçimlerden bile haklı olarak çekiniyor. Çünkü suçludur ve gitmesi gerekir.
Tek Adam Yönetimi; beceriksizliği, basiretsizliği ve halkı koyun sürüsü gibi görüp, ona tepeden bakışıyla ülkenin başına gelmiş büyük bir felakettir. En kısa zamanda demokratik yollardan sona erdirilmelidir. Bu yönetim devam ettiği müddetçe felaketler birbirini izleyecektir. Tek Adam Yönetiminin olası bir Marmara depremiyle ilgili de bir hazırlığa sahip olmadığı ortadadır. Olsaydı, bu şartlar altında dahi ısrarla 2 milyon kişiyi yerleştirmeyi hesapladığı “Kanal İstanbul” projesini muhtemel depremin göbeğine yerleştirme niyetinden vazgeçmediğini vurgulamaya devam etmezdi. Evet, bu rejimin devamı ülke için olumsuz anlamda bir hayat memat meselesidir. En kısa zamanda sona ermelidir. Tek Adam Yönetimine Hayır!
Depremin de gösterdiği gibi ülkede güçlü bir iktidara ihtiyaç vardır. Ama bu iktidar sopasıyla değil, demokrasisiyle ve halkına toplumsal destekleriyle güçlü bir iktidar olmalıdır. Son yılların gelişmeleri bunun tam tersini gösteriyor. Bu iktidar, sadece işçilere, gençlere, göçmenlere ve ezilenlere dişlerini gösteren bir iktidardır. Bizler ise, sopası değil demokrasisi ve sosyal ayağı güçlü bir iktidar istiyoruz!
Depremde insanları göçük altlarından çıkartmak için kullanmada acele etmediği imkanları ve teknolojileri ülke dışı maceracı girişimlerinde kullanmaya öncelik veren bir hükümet istemiyoruz. Sınır dışı müdahaleler için yapılan bütün harcamaları kendi mazlum ve mağdur halkının çıkarları için kullanacak bir hükümet istiyoruz. Yani tek kelimeyle bölge barışını savunan bir hükümet istiyoruz. Böyle davrandığında hiçbir dış güç onu yıkamaz!
Gene depremin sonuçlarına karşı ilk tedbir olarak üniversite yurtlarına el koymaya, yani aslında üniversite gençliğinin bir araya gelmesini engellemeye çalışan bir iktidar kendi gençliğiyle kavgalı olduğunu gösteriyor. Bu duruma son verecek olan, gençlerinin çoğunluğuyla kavgalı olmayan bir hükümet istiyoruz.
***