Hayri Erol
Sosyalist hareket ve işçi sınıfımız, tarihinin en zorlu dönemini yaşamaktadır. Ülkemiz solunun bölünmüş hali ve etkisizliği sürmektedir. Son zamanlarda ülke solu ve ilerici güçlerin cephe birlikleri içerisine girmeleri kuşkusuz önemlidir. Ancak bu birliktelikler daha çok seçim süreçleriyle canlanmakta, daha sonra da sönümlenmektedir. Bu yazının asıl muradı işçi sınıfının günümüzdeki durumunu irdelemek ve nasıl bir yolla sınıf mücadelesini yükseltebileceğimizi bilince çıkartmaktır.
Ülkemiz solunun işçi sınıfıyla bağları son derece zayıf ve mücadeleye bakışı sorunludur. Sınıfla bağ kurmanın biricik yolu, öncü işçiler arasından parti ya da örgütlere insan kazanmakla sınırlıdır. Bu yol da fraksiyonculuğa hizmet eden ve büyük dönüşümü bir türlü gerçekleştiremeyen bir kısır döngü haline gelmektedir.
İşçi sınıfımız kendi başına ağır baskılara ve saldırılara karşın kora-kor bir mücadele sürdürmektedir. Sendika hakkını elde etmek dahi işsizlikle baş başa kalmasına sebep olmaktadır. Buna rağmen her şeyi göze alarak, yiğitçe direnişlerini sürdürmektedirler. Çoğu zaman sendikalar da onlara gerekli desteği vermemektedir.
İşçi sınıfımız son yıllarda her türlü engele karşın birçok direnişi gerçekleştirdi ve bağrında taşıdığı devrimci potansiyeli ortaya koydu. Ancak patronların ve devletin barikatlarının dışında sarı sendikalar ve bürokrat sendikacılığı meslek edinmiş sendikacılarla da bir mücadele içindeler. Sınıf sendikacılığını ilke edinmiş sendikalar ise son derece az ve baskı altındalar.
Bu olumsuz tablo değiştirilemez değildir. İşçi sınıfı hareketini ve sosyalist hareketi yükseltip güçlendirecek biricik güç Birleşik Emek Cephesi (BEC) olabilir. BEC, işçi sınıfı mücadelesini toparlayacak ve işçi sınıfının politik birliğini sağlayacaktır. Politik bir işçi birliği karşısında ne burjuvazi ne de sarı sendikacılık istediğini yapamayacaktır.
Türkiye’de bugün bir Birleşik Emek Cephesi gerçekleştirdiğimizde sınıfın potansiyelinin nasıl ortaya çıkacağı çok net görülecektir. Bu cephe, hangi görüşte olursa olsun sınıfın öncü işçileri tarafından öncelikle işçi havzalarında kurulacaktır. İşçilerin dışında, sol parti ve örgüt temsilcileri olanlar cepheye kendi örgüt çıkarlarını bir kenara bırakarak katılacaklar.
Bugün yaşadığımız dağınıklık ve fraksiyoncu anlayışların etkin olduğu bir ortamda bir emekçi cephesinin kolay olmadığını biliyoruz. Ancak geçmiş deneylerimiz var, bunları unutmamakta, hatırlamakta yarar var. İşçi sınıfının geçmişte gerçekleştirdiği ve bugün de esin kaynağımız olan 15-16 Haziran direnişi, DGM direnişi, Bahar eylemleri ve madenci yürüyüşü gibi eylemler, işçi sınıfı öncüleri ve sınıf davasına inanmış devrimciler tarafından gerçekleştirildi.
Bugün, bu büyüklük ve çaptaki direnişleri örgütlemek ve hayata geçirmek için koşullar iyice olgunlaşmakta ve öncülük beklemektedir. Son yaşadığımız ve ülkemizi acıya boğan büyük deprem de BEC’nin eksikliğini bize acı bir şekilde gösterdi. Depremin yerle bir ettiği coğrafyamızda Birleşik Emek Cephesi olsa idi, insanımızı kurtarmaktan tutun da işçilerin nasıl bir tavır göstermesi gerektiğine kadar, bir dizi sorunda birlik ve beraberlik sağlanabilecek, işçi sınıfı ve emekçi halk kendisini yalnız hissetmeyecekti.
Yeni bir yol açmak zorundayız. Birleşik Emek Cephesini gerçekleştirmek için yola koyulmalı ve sınıf mücadelesinde onurlu yerimizi almalıyız.
***