Hindistan: Yoksa Büyük Türkiye Mi?

N. Vasudevan

Nambiath Vasudevan Hindistan sendikal hareketinde geçmişte oynadığı önemli rolü günümüzde de sürdürüyor. Hindistan işçi hareketinin bütün hak mücadelelerinde – bunlar ister demokratik haklar için mücadele olsun, ister sendikal hareketin birliği için olsun- hep faal oldu. Hindistan işçi sınıfının mücadelelerini hiçbir zaman sömürülenlerin ve ezilenlerin uluslararası mücadelesinden ayrı görmedi. Zaten tam da bu yüzden Uluslararası İşçi Komitesi (IWC)’nin mücadelesinde çok önemli bir yer tutuyor.

Aşağıda, kendisine yöneltmiş olduğumuz günümüzde Hindistan işçi sınıfıyla uluslararası işçi sınıfının çıkarları zaviyesinden ne tür bir değerlendirmede bulunulması gerektiği ve Amerikan emperyalizmiyle -özellikle Çin’e ilişkin- bağlarını yeniden onarmaya çalışan Modi hükümetinin izlediği demokrasi ve işçi sınıfı düşmanı programını ülkede gerçekleştirmesi yolunda uyguladığı baskıların neler olduğuna ilişkin görüşlerini aldık.

Hindistan’da yaklaşık bir yıl sonra genel seçimler olacak. İşçi sınıfı açısından ne öngörüyorsunuz?

Hindistan 2024 yılında genel seçimlere hazırlanıyor. Seçimlerin önümüzdeki on ay içinde yapılması gerekiyor.

2014 yılından bu yana iktidarda olan BJP (Bharatiya Vanata Partisi= Hindistan Halk Partisi) Başbakan Narendra Modi’nin bu seçimleri rahatlıkla kazanacağını ileri sürüyor.

Hindistan’da hiçbir partinin kendi başına BJP’yi yerinden etmesi mümkün gibi gözükmüyor. Seçim komisyonunun açıklamalarına göre Hindistan’da bugün itibariyle 6 tane ülkesel, 50 tane bölgesel ve 2950 adet de seçimlere kayıtlı gözükmeyen parti var. 2024 seçimleriyle ilgili olarak başta Kongre Partisi olmak üzere belli başlı ülkesel ve bölgesel muhalefet partileri BJP’ye karşı 540 seçim merkezinin 500’ünde ortak aday göstermenin çakışmalarını yürütüyorlar. BJP’nin 2019 yolunda yönettiği ittifak yüzde 37 oyla 340 milletvekili elde etti. Oysa 2014’te oyları yüzde 31’di. Muhalefetin seçimlere parçalı halde girmesi toplam oyların bölünmesine yolaçtığından BJP’nin zaferini sağlamıştı.

1 milyar 400 milyonluk Hindistan nüfusunun yüzde 14’ünü aşağı yukarı her Eyalete dağılmış bulunan müslümanlar meydana getiriyor. BJP için aslolan yalnızca yüzde 80 oranındaki Hindu oyları. BJP tarafından yönetilen Eyaletlerde müslümanlar ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmelerinin yanı sıra BJP’nin atası sayılan RSD’ye öykünen fanatik Hindu gruplarca insanlık dışı davranışlara maruz kalıyorlar. Müslüman mekanlarının ve sokaklarının isimleri sistematik olarak değiştiriliyor. Müslümanların dini merkezleri sürekli saldırıya uğruyor. Müslümanların dışındaki azınlıklar da Hinduların saldırılarının hedefi durumundalar.

Hinduluğu yeniden diriltme örgütü RSS uzun zamandır Hindu bir Hindistan’ı kurma hedefiyle hareket ediyor. BJP iktidarıyla birlikte bu hedef iyice somutlaşmaya başladı. Her ne kadar Hindistan’daki siyasi partiler derinlemesine bölünmüş ve birbirlerine karşı kutuplara ayrılmış da olsalar, bazı eyaletlerde iktidarı elinde tutan ve laik bir Hindistan’ı hedefleyenleri de var. BJP’nin tek millet, tek din, tek dil anlayışına itiraz ediyorlar. Hindistan 29 Eyaletin birliğinden meydana geliyor. Birçok eyalette BJP’nin hemen hemen hiçbir ağırlığı yok. Hindistan’ın güneyindeki 5 eyalette BJP hükümetlere katılma gücüne bile sahip değil.

Ülkenin güney ucundaki Kerala eyaletinin parlamentosunda – ki bu eyalet Komünist partilerden biri olan Marksist Komünist Partinin (MKP) hükümetiyle yönetiliyor- seçilmiş tek bir BJP milletvekili bile yok.
Kast sistemi ve dil sorunu birçok bölgesel partinin seçim kozu olmaya devam ediyor. Bu gibi mahallerdeki seçim zemininde İşçi sınıfının kendine ait bir tabanı bulunmuyor. Hindistan’da emekçilerle sendikalarının kendilerine ait bir seçim çevresine sahip olduklarını ifade etmek pek mümkün değil. Tekstil gibi geleneksel sanayi dallarının, Mumbai’daki atölyelerin ve Kalküta’daki Hint keneviri tarlalarının yıkımlarının yanı sıra globalleşme adına şehirlerdeki birçok fabrikanın şehir merkezlerinden uzak bölgelere nakledilmiş olmaları bu duruma neden oldu.

Bu şartlar altında muhalefet tarafından 2024 yolundaki seçimlerde BJP adayına karşı bir ortak aday çıkartılması önem kazanıyor.

İşçi sınıfı kendi çıkarlarını koruyabilmek için yeni imkanlar yaratmak zorunda.

Bu açıdan bakıldığında 2022 yılındaki köylü mücadelelerinden ne dersler çıkartılması gerektiğini düşünüyorsun? Modi hükümetini geri adım atmaya zorlayan bu mücadelelerden dünyanın dört bir yanındaki emekçiler çok etkilendiler.

Köylülerin mücadelesi Hindistan politikasında önemli bir dönemeç oldu. Gerçekten de köylüler özellikle Hindistan’ın kuzey eyaletlerinde hükümetin kendilerine karşı yürürlüğe koyduğu üç yasaya büyük kitleler halinde uzun bir kavga verdiler.

Modi hükümeti çok sert bir baskı politikası uyguladı. Köylüleri milletin düşmanı ilan etti. Aralarındaki ideolojik farklılıklara rağmen 45’ten fazla köylü örgütü son ana kadar bir arada durdular. Modi özür dilemek ve çıkardığı yasaları iptal etmek zorunda kaldı. Köylüler tarihsel bir zafer kazandılar. BJP karşıtı partiler, sendikalar ve halk örgütleri köylülerin taleplerine destek verdiler. Şu noktanın altının önemle çizilmesi gerekir: Bütün mücadele boyunca köylü örgütleri her çeşit siyasi partiye karşı bağımsızlıklarını korudular. Kimi köylü önderleri MKP’ye (Marksist Komünist Parti), kimi HKP’ye (Hindistan Komünist Partisi), kimi de HKP/ML’ye (Hindistan Komünist Partisi-Marksist/Leninist) üye olmalarına rağmen hareketin genel çıkarlarını gözeterek kendi profillerini fazla görünür kılmamaya özen gösterdiler. Bu birlik meyvelerini verdi. Hükümet tarafından köylülere verilmiş güvencelerin birçoğu henüz yerine getirilmiş değil. Talepkar hareketlerinin ardından köylüler yeniden başlangıç noktasına gelmiş oldular. 2024 seçimlerinde ilerici köylü örgütleri BJP’ye muhalefette başı çekecekler.

2014 ve 2019 seçimlerinde Modi, yolsuzluğa karşı ve herkese daha iyi bir hayat sunma yalancı vaadleriyle gençliğin önemli bir bölümünün desteğini almıştı. Gençlik edindiği deneyimle sokaktaki insanın kurtuluşunun buradan geçmediğini, Modi hükümetinin sunduğu imkanlardan sadece küçük bir imtiyazlı azınlığın faydalandığını, çoğunluğun ise eskisine göre beter bir duruma düştüğünü anladı. İş arayan gençler BJP’de bir çekim merkezi görmekten uzaklaştılar. Güvenli bir istihdam ve emeklilik hakkını talep ettiklerinden orduya bile bu talepleri yüzünden alınmadılar. Hükümetin başvurduğu büyük ölçekli özelleştirmeler nedeniyle demiryollarında, savunma sanayiinde, bankalarda ve sigorta şirketlerinde istihdam edilme kanalları kapandı. Gençler, eğreti (taşeron) işleri kabullenmek zorunda kaldılar. RSS elemanları dışında hiçbiri iş bulamaz oldu. Eğitimli işsizler seslerini daha fazla duyurmakla birlikte artık iş bulma konusunda hayal kurmaz oldular. Bu gelişmelerin mutlaka 2024 seçimleri üzerinde bir etkisi olacak.

Sendikal hareket ne durumda?

BJP hükümeti ülkede onyıllardır varlığını koruyan çalışma hayatıyla ilgili 44 yasayı iptal etti. Bu yasalar; ücretleri, çalışma koşullarını, sendikal hakları, sağlığı, iş güvenliğini, ölüm tazminatlarını, ikramiyeleri ve emeklilikler gibi konuları kapsıyordu. Bunların hepsinin yerine parlamentoda kabul edilen dört çalışma yasası gündeme sokuldu. Bunlar bir torba yasa biçiminde getirildi. Bu konuda parlamentoda hiçbir tartışma yürütülmediği gibi sendikalara da danışılmadı. Bu yasalar; şirketlere ve sanayiye zenginlik yaratmaları maksadıyla “yardımcı” olmak, emekçilerin güvenceli istihdamını yok etmek ve işe alınmalarla işten çıkartmaları kolaylaştırmak anlamına geliyor. Bugüne kadar varolan yasalar çerçevesinde emekçilerin sınırlı korunma imkanları da ortadan kaldırılmak isteniyor. Federal hükümet bunların yerine yeni yasalar ve kurallar getirmek istiyor. Ancak çalışma hayatına ilişkin düzenlemeler Hindistan anayasasının bir parçası olduğundan sonuçta bu yeni çalışma yasalarının ve kurallarının yürürlüğe sokulabilmesi eyalet hükümetlerinin yetkisinde. BJP’nin içinde yer alamadığı bir dizi eyalet hükümeti bu yasa ve kuralları kabul etmediler. Dolayasıyla bunlar henüz yürürlüğe sokulamadı. Sendikalar her düzeyde bu çalışma yasa ve kurallarının iptali için mücadele ediyorlar ve bu onların 2024 seçimleri sırasındaki temel mücadele alanları arasında yer tutacak.

Hindistan’ın uluslararası sahnedeki rolünü nasıl görüyorsun?

Her ne kadar G-20 ülkelerinin başkanlığının Hindistan’a geçmesi üye devletlerin sırayla rutin ve geleneksel bir konuysa da, BJP medyada öyle bir şişirme hava yarattı ki, sanki G-20 ülkeleri bu başkanlık görevini Hindistan’a Modi’nin başbakanlığı sebebiyle ithaf etmek zorunda kalmışlar! G-20 toplantıları BJP şovlarına dönüştürüldü.

Mali, ticari ve benzeri konuların yanı sıra G-20 ülkeleri için L-20 tarafından yürütülecek sendikal meselelere ilişkin toplantılar öngörülmüştü. BJP bu işi kendi sendikal kolu BMS’ye devretti. BMS, L-20 toplantılarına dilediği sendikaları davet etti.

Kongre Partisi tarafından yönetilen INTUC sendikası dışlanmıştı. Diğer tüm Hindistan ulusal sendikaları ve L-20 toplantılarına davetli diğer ülke sendikaları toplantılara katılmayı reddettiler. Ulusal ve uluslararası ölçekteki bazı küçük sendikalar katıldı bu toplantılara.

Çin’le ilişkiler ne durumda?

2020 ile 2022 yılları arasında Himalaya’lardaki ciddi bir sınır anlaşmazlığında 50 bin Hint askeri Çin ordusuyla karşı karşıya kaldı. Hint hükümeti bu noktada Çin’in toprak kaybedip kaybetmediği hususunda bir görüş bildirmeyi reddediyor. Yeni savaş teknolojileriyle yeni silahların tedariki konusu gerginliği arttırıyor. Öyle anlaşılıyor ki, Hindistan’a konvansiyonel silah tedarikini Rusya sağlıyor. Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşta G-20 ülkeleri Rusya’yı suçlayıp bütün desteklerini Ukrayna’ya vermiş olmalarına rağmen, Hindistan bu karara katılmadı. BM’de de Hindistan Rusya’ya karşı oy kullanmadı. Hindistan’ın Rusya’yla dostane ve ticari ilişkileri olmasına rağmen, ABD ve NATO Hindistan’la sıcak ilişkileri korudular. Hindistan’ı Asya kıtasında Çin’e karşı kullanma iştahlarını sürdürüyorlar. Hint Okyanusunda Çin’i kuşatmak için Avustralya, Japonya ve Hindistan kuvvetlerini kapsayan bir Blok oluşturma çabası da devam ettiriliyor. 2023 yılı Haziran ayında Başbakan Modi’nin ABD’ye resmî bir devlet ziyareti yapması Batı ile Hindistan arasındaki ilişkilerde tarihsel bir dönüm noktası oldu. Hindistan ABD’nin stratejik ortağı olmakla kendisine silah tedariki, ticari ilişkilerin yaratılması ve teknoloji transferi konularında güvenceler sunulmasını talep edip, elde etti. Hiç şüphesiz bu değişiklik Asya’da yeni bir soğuk savaş durumu yaratacaktır. Hindistan’ın ABD ile stratejik ortaklığının Hint Okyanusu bölgesindeki jeopolitik durumu değiştirmesi mümkün gözüküyor.

Ulusal olduğu kadar bütün uluslararası gelişmeler IWC tarafından savaşa karşı yürütülen kampanyanın Hindistan için ne kadar önemli olduğunu kanıtlıyor. Bu kampanya aynı zamanda Hindistan işçi sınıfının, köylülerinin ve gençliğinin Modi’nin gerici politikalarına karşı mücadelelerinin nasıl birleştirilebileceği konusunda da en doğru yolu gösteriyor.

IWC için dünyanın farklı bölgelerinde süren savaşlara karşı çıkmak kuşkusuz hayati bir önem taşıyor. Günümüzde bu karşı çıkış Hindistan açısından daha da yakıcı bir önem arz ediyor.

Savaş silah üreticilerini zenginleştirirken Irak’ta, Libya’da, Suriye’de, Ukrayna’da, Sudan’da, Yemen’de, Haiti’de veya dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun sıradan insanlar onun doğrudan kurbanları oluyor. Savaş emperyalizm için zorunlu bir ihtiyaçtır, çünkü ona para ve güç kazandırır. IWC savaşa ve sömürüye karşı kendine ait geleneksel rolü yerine getirmek zorundadır.

Bu Yazıyı Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir