Uluslararası İşçi Komitesi (IWC) gazetesi 257. sayısından alınmıştır:
İki yıl önce, Mart 2022’nin sonunda, on binlerce işçi ve genç, Uluslararası Para Fonu (IMF) için pis işleri yapan Başkan Rajapaksa’nın konutuna baskın düzenledi ve onu görevden aldı. Politik bir alternatifin olmamasından dolayı, ardı ardına gelen hükümetler, ülkenin çok uluslu şirketlere ve finansal kurumlara bağımlılığını devam ettirdiler.
Nisan 2023’te, hükümet, felaket koşullarını içeren 2.9 milyar dolarlık bir kredi anlaşması imzaladı. Bu koşullar arasında, sıradan vatandaşlar için daha yüksek vergiler, kamu şirketlerinin özelleştirilmesi, enerji fiyatlarının yükseltilmesi, İş Kanunu’nun ‘reformu’, işçi emeklilik fonlarının yağmalanması, çok uluslu şirketlerin arazi kapmasına izin vermek için arazi yasasının değiştirilmesi vb. bulunmaktadır.
Bu tür politikaları uygulamak için, yetkililer demokratik özgürlüklere saldırıyorlar: gösteri ve mitingleri yasaklama, binlerce kişinin yasaya aykırı olarak gözaltına alınmasıyla sonuçlanan polis eylemleri. Medyayı “medya düzenleme yasası” aracılığıyla sansürlemek için, aynı şekilde “çevrimiçi güvenlik yasası” ve “terörle mücadele yasası” adı altında sosyal ağları da sansürlemek için önlemler alındı. Bu yasalar aynı zamanda sendikaları, öğrenci örgütlerini, siyasi partileri ve ilerici örgütleri bastırmak için de kullanılabilir.
Bu politikalar Hindistan hükümetinin ve çok uluslu şirketlerinin artan kontrolüyle birlikte hayata geçmektedir. Örneğin, Hint Okyanusu’nun en stratejik limanlarından biri olan Trincomalee limanı, Hindistan tarafından satın alınmış ve bu da Colombo’nun limanı üzerinde %51 kontrol sağlamıştır. Hindistan’ın Exim Bankası ile Kankesanthurai limanı için bir “geliştirme anlaşması” imzalanmıştır.
2022’deki işçi ve halk ayaklanması sırasında gündeme gelen sorunlar hala gündemdedir.
Sri Lanka’dan IWC muhabirleri