YARININ FİLİSTİN’İ

Tek Demokratik Devlet Girişimi’nin (ODSI) çağrısı ile Filistin’deki ve diasporadaki 20.000 Filistinli, “özledikleri yarının Filistin’ini” tarif eden bir bildiriye imza attı:

YARININ FİLİSTİN’i: Bizler İlan Ediyoruz ki:

Siyonist projenin özü, başlangıcından bu yana, Filistin’in tamamını işgal etmeyi, Filistin’in yerli halkını işgal, terörizm, yerinden etme, ırk ayrımcılığı ve soykırım yoluyla yerinden ederek orada bir “Yahudi devleti” kurarak “Eretz İsrail”e dönüştürmeyi amaçlayan bir yerleşimci sömürge projesi olmuştur. Bu nedenle, Filistin sorununda herhangi bir çözüm, geçmişte de Siyonist projenin yenilgiye uğratılmasına ve onun temel antitezinin kurulmasına bağlıydı, bu günümüzde ve gelecekte de böyledir: Nehirden denize tek demokratik Filistin devleti. Nakba’nın öncesinde de, sonrasında da önerilen çözüm buydu; ta ki Filistin Kurtuluş Örgütü’nün 1974’te “on maddelik program” ve Filistin topraklarının %22’sinde “bağımsız Filistin devleti” sloganını kabul etmesine ve bu çözüme odaklanmayı bırakmasına kadar. Bu tavizler 1993 Oslo anlaşmaları ile doruğa çıkarak Siyonist devletin “meşruiyetinin” tanınmasına ve 1948 Filistinlileri ile diaspora Filistinlilerinin Filistin denkleminden çıkarılmasına yol açtı. Bu Filistin’in kurtuluşu vizyonundan ve Filistin ulusal sabitlerinden (thawabet) esaslı bir sapmaydı.

Bu nedenle, halkımız tüm iki devletli çözüm, iki uluslu devlet, konfederasyon ve “Yahudi devleti içinde eşit haklar arayışı” gibi çözümsüzlükleri bırakmalı ve kurtuluş için tarihsel vizyonumuza geri dönmelidir: Yani Siyonist varlığı dağıtmak, kurtuluş ve tek demokratik laik Filistin devleti fikrine dönüş, yani:

• Başkenti Kudüs olan, Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını ve tüm toprakları üzerinde egemenlik hakkını tanıyan, Filistinli mültecilerin dönüş hakkını tanıyan ve Siyonizmden özgürleşmiş, Filistinli olarak burada kalmak isteyen tüm Yahudilere Filistin vatandaşlığını tanıyan bir Filistin devleti. Bu devlet, Filistin’in özgürleşmesinin, Filistin halkının Siyonist sömürgeleştirmeden kurtuluşunun ve Yahudilerin Siyonist ideolojiden kurtuluşunun ulaşacağı sonuç olacaktır.

Demokratik bir devlet, vatandaşları arasında din, etnik köken, kültür, dil, cinsiyet veya toplumsal cinsiyet temelinde ayrımcılık yapmayan böylece Filistin mirasının kültürel, dini ve etnik çeşitliliğini koruyan; kapitalist sömürge modellerinin bir kopyası olmayan, toplumu aktif olarak siyasete katılan ve toplumsal iradesini ifade eden, işlerini nasıl yöneteceğini seçen bir toplumun idari bir aracı olan bir devlet.

Laik bir devlet, dini siyasetten ayıran, dini bir meşruiyet iddiası taşımayan, inanç özgürlüğünü, dini inanç ve ibadet etme hakkını ve tüm temel hakları koruyan, hakları insanlara onların dini, ideolojik veya kültürel geçmişine göre tanımayı veya tanımamayı reddeden, Siyonizm ve onun tutucu karakterinden tamamen kopuşmuş olan bir devlet.

Sosyal adaletli bir devlet, kurumları toplumun kesimleri arasında ekonomik ve sosyal eşitlik ilkesine dayanan, kurtuluşun bir veçhesi olarak çoğulcu, özgür ve ilerici bir toplumu inşa eden bir devlet. Halk sınıflarını yoksulluktan, işsizlikten ve dışlanmadan kurtaran, ücretsiz ve kaliteli eğitim, sosyal güvenlik ve işçi haklarını garanti eden bir devlet.

Bir hukuk devleti, Siyonizmi yasalarla suç sayarken, istisnasız herkesin haklarını güvence altına alan bir devlet. Bu, her şeyden önce, Filistin halkının devredilemez, tartışılmaz ve vazgeçilemez haklarını, özellikle mültecilerin geri dönüş ve onlarca yıllık yerinden edilme için tazminat hakkını içerir, ki bu çözümün temelidir. Bu çözüm, sömürge rejiminin 1948’de ve sonrasında etnik temizlik ve yerli nüfusu yerinden etme yoluyla Filistin’deki Yahudi nüfusuna sunduğu çıkarlar ve ayrıcalıklarla çatışacaktır. Bu nedenle, mülkiyet, ikamet veya diğer konularda Filistinliler için adaletin sağlanmasının, sömürge ayrıcalıklarından vazgeçmiş Yahudi nüfusunun aleyhine yeni adaletsizliklere yol açmayacağı vurgulanmalıdır.

Böyle bir demokratik Filistin devleti önerisi, Siyonist projenin temel antitezidir; bunun hayata geçirilmesi Siyonist varlığın ve sömürgeci güç ilişkilerinin dağıtılmasını gerektirecektir. Dahası, devletlerin dini temelde kurulmasını öneren bir model sunarak Siyonizm, bölgede ve dünyada din ve kimlik temelinde bölünmüş tüm toplumlar için bir tehdit oluşturmaktadır. Bu nedenle bu vizyon sadece Filistinliler için değil, Filistin sınırlarının ötesinde, tüm toplumlar için de bir güvencedir. Bu nedenle, bu bildiriyi destekleyenler, Filistin halkının her türlü direniş, boykot, doğrudan eylem, düşman anlatısına karşı durma ve Filistin’de, Arap ülkelerinde ve yurtdışında siyasi örgütlenme hakkını savunurlar, ta ki bu proje gerçekleşene kadar.

Biz, imzacılar, Filistin’deki ve diasporadaki tüm halkımızı ulusal sabitlerimize (thawabet) geri dönmeye, bu Filistin bildirgesini imzalayarak bu projeyi benimsediğinizi açıkça ilan etmeye ve nehirden denize demokratik Filistin fikrini ve radikal kurtuluş vizyonunu taşıyan siyasi örgütlere katılarak bunu eyleme dökmeye çağırıyoruz.

Bu Yazıyı Paylaş:

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir