İktidarın iktisat politikası esnafa – sanatkâra bir gelecek vaadetmiyor!
Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Sicil Gazetesinde Yayımlanmış İlanlar’da, sicile kaydolan ve sicilden kaydını sildiren esnaf ve sanatkâr sayıları esnaf – sanatkâr kesiminin tutunmakta zorlandığını gösteriyor.
2020’de (Covid salgın yılında), tescil edilen yeni esnaf-sanatkârların sayısı yaklaşık 366 bin iken sermaye terkini yaptıran, yani işini resmen bırakan esnaf-sanatkâr sayısı 80 bin oldu.
2023’te ise -oransal olarak- yeni işe başlayan 100 esnaf ve sanatkâra karşılık 36 esnaf ve sanatkâr işini terk etmiş!
Türkiye Odalar Borsalar Birliği kayıtlarına göre ise 2024 Ocak-Haziran’da 2083 gerçek kişi ticaret işletmesi açılırken 3600 gerçek kişi işletmesi kapanmış! Bu kadar çok işletmeninin, işçi ücretlerinin düşüklüğü sebebiyle birçok insanın ticaret yaparak geçinmeğe çalıştığı bir ortamda kapanması daha da vahim.
Ticaretini ve sanatını terk etmek zorunda kalan insanların ve ailelerinin akıbeti ne oluyor?
Bu insanların yitirdiği sermayeler ne oluyor? Besbelli esnaflığı-sanatı terk etmek zorunda kalanların yitirdiği dükkânlar, işlikler, âlet-edevat, taşıtlar, mal stokları yok olmuyor. Bunlar büyük sermaye sahiplerinin eline geçiyor.
Esnaf ve sanatkâr, bir yandan sattığı ürünlerin artan maliyetlerinin, hızla artan kiraların, stopaj vergisinin ve öteki vergilerin, öte yandan yoksullaşan işçi-memur müşterilerinin arasında sıkışmıştır. Piyasalarda enflasyon denilen orman kanunu yürürlüktedir. Esnaf ve sanatkâr da bu kanuna mecburen uymakta, ister istemez sık sık fiyat ayarlamaktadır. Fırıncılar ve şehir içi ulaşım hizmeti veren şoför esnafı gibi bazı esnaf grupları ise ürün ve hizmet fiyatlarını kendileri belirleyememekte, daralan bir piyasada girdi fiyat artışları altında ezilmektedir.
Ekonomiyi ormana dönüştüren kim?
Merkez Bankasının internet sayfasında “Merkez Bankasının temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır” yazar. Demek görevini yapmıyor.
Enflasyon nasıl şahlandı, nasıl bu anormal seviyeye vardı?
Enflasyonu dolar kurunun artması körükledi. 2019’da 6 TL olan ortalama dolar kuru, Eylül 2024’de 35 küsur liraya vardı. Kur arttıkça ithal malların pahalanması bütün fiyatlara yayılmaktadır.
2019’da kurun ilk sıçramasından sonra fiyat ayarlamaları fiyat mücadelesine dönüştü; memleket piyasalarında orman kanunu işlemeğe başladı.
Enflasyona yol açan politikalar öncelikle devletin lüzumsuz ithalatı önlememesi, dış ticareti dengelememesidir. Ekonomiyi yabancıların sözümona yatırımlarına muhtaç etmesidir. Yabancılardan döviz girişi aksadığında kur yükselmekte, kur yükseldikçe fiyatlar artmaktadır. Ve bir noktadan sonra enflasyon beklentisi kamuoyunda yerleştiğinden, kur artışı yavaşlasa da fiyatlar artmaktadır.
Tüm bunlar olurken devletin rakamlarına göre Millî Gelir 2020-2023’te reel olarak yılda ortalama yüzde 6 arttı. Milli Gelirden yoksulların payı sürekli düşerken üst sınıfların payı katlanarak artmaktadır.
Perakendede şirketler kayırılıyor
Bu dengesiz gelir dağılımının sonucu olarak esnaf sürekli güç kaybederken yabancı-yerli sermayeli perakende satış mağazaları sürekli artmakta, büyük sanayi firmaları, indirimli toptan satışları ile market zincirlerini desteklemektedir. Sanayiciler büyük perakendecilere raf kirası ödeyerek bunlara rekabet avantajı vermektedir. Devlet her yerde AVM’lere izin vererek perakende ticarette büyük şirketlere alan açmakta, esnafın sanatkârın geçimini daraltmaktadır.
Emeği ile (çoğu aile emeği ile) sermayesini birleştirerek çalışan yüzbinlerce bakkal, kasap, manav, hırdavatçı, kırtasiyeci ve başka esnaf büyük mağazalara (hipermarketlere, grosmarketlere) karşı rekabette zorlanmakta, bazısı işyerini kapatma noktasına gelmektedir. Türkiye’yi ithalata ve yabancı sermayeye bağımlı hâle getiren politikalar, büyük şirketleri kayıran politikalar esnafı, sanatkârı, küçük üreticiyi mağdur etmektedir. Bu politikalardan büyük şirketlerin hissedarları kazanmaktadır.
İthalatçı firmalar, perakendeci mağaza firmaları, bankalar kazanmaktadır. Esnaf, sanatkâr, küçük üreticilerin ihtiyacı:
– Fiyat istikrarı,
– Kur istikrarı,
– İthalatı millî ihtiyaçlara göre planlama,
– Dış ticarette denge,
– Yabancı yatırıma bağımlılığa son,
– AVM’lerin şehirlerin dışına taşınması,
– Perakendeci market zincirlerinin sınırlandırılması,
– Büyük mağazalarda fırın, manav, kasap, şarküteri, kırtasiye ürün satışının yasaklanması.
Esnaf ve sanatkârlar kendilerinden oy talep eden siyasetçilerden bunları istemelidir. Esnaf ve sanatkâr dernekleri, odaları, federasyonları ve konfederasyonu, işçi ve memur sendika konfederasyonları ile birlikte taleplerini siyasetçilere dayatmalıdır. Gerçek millî ve yerli politikalar bunlardır!
İŞÇİNİN KENDİ PARTİSİ (İKEP)