İşçinin Kendi Partisi (İKEP) ücretli çalışanlardan, emeklilerden ve işsizlerden oluşan Türkiye işçi sınıfının partisidir. Demokrasinin temeli, partilerin ve tüm işçi örgütlerinin devletten ve patronlardan bağımsız olmasıdır. İKEP de bu düstura göre hareket eder.
İKEP işçi sınıfı içindeki herhangi bir ideolojik/politik eğilimin partisi değil, patronlardan ve devletten bağımsız olarak mücadele etmek isteyen her türlü sınıf içi eğilimi demokratik temelde bir araya getiren bir partidir.
Amaç
İşçinin Kendi Partisi’nin amacı, Türkiye’de ve dünyada her türlü sömürüye son verecek işçi-yoksul köylü hükümetlerinin kurulmasını sağlayarak bir işçi iktidarına ulaşmaktır.
İşçi Sınıfının Bağımsız Örgütlenmesi Esastır
Ülkenin ve işçi sınıfının geleceği, işçilerin, patronlardan ve devletten bağımsız, sınıf içi farklı eğilimlerin demokratik birliğini gözeten, siyasi, sendikal ve diğer öz örgütlenmelerinin geliştirilip güçlendirilmesine bağlıdır.
Bunun için; tek bir çalışanın bile sigortasız, sendikasız çalıştırılmasına izin verilmemeli, çıkarılacak yasalarla işçilerini bu şekilde çalıştıran işletmeler tazminatsız kamulaştırılmalıdır. Sendikal örgütlenme önündeki tüm engeller ile grev, dayanışma grevi ve siyasi grev yasakları kaldırılmalıdır. Çalışanların haklarını düzenleyen ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) sözleşmeleri derhal uygulanmaya koyulmalı, ortak çalışanlar yasası çıkartılmalıdır.
Taşeronlaştırmaya ve kuralsız-esnek çalıştırma biçimlerine son verilmelidir. Yargı çalışanları, erler, subay, astsubay ve polislerin örgütlenme, grev ve sendikal haklarına yönelik tüm yasaklar kaldırılmalıdır. Tarım işçilerinin örgütlenmesi için mücadelenin yanı sıra ILO’nun yoksul köylü ve çiftçilerin örgütlenmesi sözleşmesi uygulanmalıdır.
Bugünkü sendikal bölünmüşlük ve yozlaşmaya karşı; demokratik ve mücadeleci bir tarzda işyeri örgütleri temelinde yükselen, üyelerin söz ve karar sahibi olduğu, her işkolunda tek sendika ve birleşik bir emek konfederasyonu doğrultusunda mücadele edilmelidir. Noter şartı ve barajlar kaldırılmalı, sendikal anlaşmazlıklar işyerlerine sandık konularak çözülmelidir. İşçi örgütlerinin her kademesinde görevliler seçimle iş başına gelmeli ve geri çağrılabilmelidir. Seçimlerde nispi temsil sistemi uygulanmalıdır.
İşyeri ve işkolları temelinde örgütlenen sendikaların yanı sıra coğrafi bölge veya kent düzeyinde yatay işçi örgütlülükleri ve demokratik nitelikli yoksul halk dayanışma birlikleri oluşturulmalıdır.
Kurucu Meclis
İşçinin Kendi Partisi (İKEP), emperyalizmin askeri ve ekonomik bütün kurumlarından (IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü, Avrupa Birliği, NATO vb.) acil bir kopuşu gerçekleştirip egemenliği yeniden işçi sınıfının öncülüğündeki millete devredecek bir Kurucu Meclis’in ortaya çıkmasını hedefler. Bunun için her şeyden önce mevcut seçim sisteminin ve siyasi partiler yasasının değiştirilmesini talep eder. Bütün partilerin, genel bir seçimde aldıkları oy oranında bu Kurucu Meclis’te temsil edilebilmeleri için yüzde 10 barajının kaldırılmasının yanı sıra, kurulu bütün partilerin istedikleri takdirde seçimlere katılabilme hakkına sahip olmalarını, bütün partilere eşit propaganda hakkı verilmesini, yüz kızartıcı suçtan hüküm giymemiş bütün hükümlülerle tutukluların seçimde aday olabilmelerini ve seçildikleri takdirde Kurucu Meclis’e girebilmelerini savunur.
Bu Kurucu Meclis, 1982 Anayasasını değiştireceği gibi, barış ve kardeşliğin tesisi için ülkemizin NATO’dan ve AB’den bağımsızlaşmasına karar verecektir. Egemen bir Kurucu Meclis, Türkiye’yi meydana getiren halkların özgür kardeşliği üzerinde temellenecek, Türkleri, Kürtleri ve diğer halkları temsil edecektir. Dolayısıyla, oluşturacağı Anayasada da tüm halkları eşitleyecek ve haklarını güvence altına alacaktır.
Bu kurucu Meclis, Washington ve Brüksel’e değil, kendisine karşı sorumlu bir hükümet seçecektir. Bu hükümetse, sırasıyla; eksiksiz bir demokrasi yerleştirecek, laikliği savunacak, bütün işçi ve emekçi haklarını tesis edecek, emperyalizmden bağımsızlaşmayı sağlamak için acil tedbirler alacak, stratejik işletmeleri yeniden millileştirecek, özelleştirmeleri durduracak, sosyal güvenlik sistemini güçlendirecektir.
İKEP bu çözüm önerisini fiilileştirebilmek için ülkemizin bütün işçi, köylü, kadın, gençlik, emekli ve işsizlerini ve onların örgütlerini bir Kurucu Meclis hareketi inşa etmek için mücadeleye çağırır.
Avrupa’nın Kurtuluşu AB’den Kurtulmaktan Geçiyor
Avrupa Birliği (AB), kurulduğu günden bu yana demokrasi havarisi ve saldırgan ABD emperyalizmine karşı olumlu bir alternatif olarak sunulmaktadır. Oysa tek yaptığı ABD işçi sınıfının içinde olduğu olumsuz koşulları Avrupa’ya dayatmaya çalışmaktır. Avrupa ulus devletleri içinde işçi sınıfının yüzyıllar boyu verdiği mücadele ile sağladığı ekonomik, sosyal ve demokratik kazanımları yaygınlaştırmaya çalışmanın aksine bunları hem Batı hem de Doğu Avrupa’da ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Ülkelerin içindeki mikro milliyetçilikleri kışkırtarak öne sürdüğü bölgeselleştirme politikasıyla ulus devletler ölçeğinde kurulmuş işçi örgütlerini ve eğitim, sağlık gibi kamu hizmetlerini önce parçalamak, sonra da yok etmek istemektedir.
İçinde bulunduğumuz kriz dönemiyle beraber oluşturulan Troyka (AB, Avrupa Merkez Bankası ve IMF) Yunanistan gibi zor durumda bırakılan Avrupa ülkelerine yeniden yapılandırma programları dayatıyor. Böylece Avrupa işçi sınıfına büyük bir yenilgi yaşatmak ve demokrasinin temel ilkelerinden olan ulusal egemenliği yok etmek istiyor. Bu politikanın ana dayanaklarından biri olarak AB’nin yan örgütü olarak kurulan ETUC (Avrupa Sendikaları Konfederasyonu) kendine üye olan tüm örgütlere sosyal diyalog anlayışını dayatarak korporatizmi besliyor. Bu korporatizm politikasının altında dünya işçi sınıfının hâlâ en örgütlü kesimi olan Avrupa işçi sınıfını parçalama hedefi yatıyor.
İşte bu nedenlerle İKEP, Türkiye’nin Avrupa Birliği başvurusunun geri çekilmesini istediği gibi, tüm Avrupa ülkelerinin zaten can çekişmekte olan AB’den tümüyle ayrılmasını; yerine tüm Avrupa uluslarının egemen ve özgür birliğinin kurulacağı birleşik ve sosyal devlet ilkesine dayalı bir federasyonun kurulmasını savunur.
Emperyalizmin Kıskacından Kurtulmuş bir Ortadoğu, Eşitlik ve Kardeşlik Temelinde Yükselen bir Türkiye
Başını ABD’nin çektiği kapitalist emperyalist sistem, her bölgede olduğu gibi Ortadoğu’da da halklar arasında yarattığı düşmanlıklar ve çatışmalardan yararlanmakta ve egemenliğini tesis etmektedir. Türkiye bir emperyalist saldırı ve savaş aracı olan NATO’dan ayrılmalı, Amerika ve İsrail ile yapılan bütün ikili askeri antlaşmalar sona erdirilmelidir.
Türkiye Filistin’e, Lübnan’a, Suriye’ye, İran’a ve işgalden kurtulmuş bir Irak’a kardeşlik elini uzatmalıdır. Ortadoğu halklarının gerçek özgürlüğü, milletlerin kendi kaderlerini tayin hakkını gözeterek, Türk, Arap, Kürt ve Fars işçi ve emekçilerinin birliği yoluyla bütün bu halkların kardeşliği ve dayanışmasının sağlanması ile mümkündür.
Başta Amerikan emperyalizminin ve dünyanın bütün diğer emperyalistlerinin halkları birbirine düşman yaparak kendi istediklerini elde etme planını bozmak için Türk işçi ve emekçileri hem Türkiye’deki hem Irak’taki Kürt halkına ve emekçilerine barış, dostluk ve kardeşlik elini bir an evvel uzatmak zorundadır. Ancak Türkiye’deki Kürtlerin her türlü demokratik ve milli haklarını sonuna kadar savunmak halklar arasındaki dayanışmayı güçlendirir ve emperyalizmin oyunlarını bozar.
İKEP, milliyetçiliğe dayanan siyasetlere karşıdır. Milliyetçilik, patronların işçi sınıfını bölmek için kullandıkları en büyük silahtır. Bugün bölgesel asgari ücretin uygulanmaya çalışılması, tüm Türkiye’yi kapsayan sosyal güvenliğin yok edilmeye çalışılması, işçi sınıfının bölgelere parçalanması anlamına gelir. Türk ve Kürt patronlarının kardeşlik içinde yürüttüğü bu politikalara karşı İKEP, Türk ve Kürt işçilerin kardeşliğini ve birliğini savunur.
İKEP, Türkiye’nin demokratik siyasi birliğinin baskıcı yönetim tarzları ile değil, demokratik hak ve özgürlüklerin genişletilmesi yoluyla mümkün olduğu inancındadır.
Yaşasın Bağımsız Ortadoğu Federasyonu!
Bütün dünyanın gözü önünde Filistin halkı yok ediliyor ve Siyonist İsrail devleti meşru kılınmak isteniyor. Filistinliler kendi yurtlarından tümüyle sürülerek büyük İsrail kurulmaya çalışılıyor. Siyonist İsrail devleti yıkılmalıdır! Filistinli mültecilerin topraklarına geri dönmeleri önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Yahudi, Müslüman, Hıristiyan bütün Filistinliler ortak devlette toplanmalı ve Filistin, ortak yurtları olmalıdır. Yaşasın Bağımsız Ortadoğu Federasyonu üyesi bağımsız, laik Filistin devleti!
Sömürüsüz ve Barışçı bir Dünya için Üretim Araçları Üzerindeki Özel Mülkiyet Rejimine Son
Üretim araçları üzerindeki özel mülkiyet rejimi insanlığı kapitalist sömürünün her geçen gün daha da azgınlaştığı ve savaşların kaçınılmazlaştığı bir döneme sokmuştur. Bu durum geçen yüzyılın başından beri böyleydi ama günümüzde daha da perçinlenmiştir. Krizinin son evresine gelmiş bulunan kapitalizm insan uygarlığına son vermenin hesaplarını yapıyor. İnsanlığın geleceğinin önündeki en büyük felaket bu rejimin zorla devam ettirilmek istenmesidir. Bu çözümsüzlük rejimi, kapitalizmin “ilerici” diye adlandırabileceğimiz döneminde kurmuş olduğu bütün yapıları yıkma uğraşı içinde: Ulusları parçalıyor (Yugoslavya, Sovyetler Birliği, Irak, Afganistan, Libya), parçalamaya çalışıyor (Suriye, Lübnan, İran, bütün Kuzey Afrika, Bangladeş ve Pakistan artık neredeyse yok) ve her ülkeyi Filistin ya da Somalileştirme yolunda. Belçika, İspanya ve İtalya gibi emperyalist ülkeler bile bu parçalanmalardan nasiplerini almak üzereler. Ulusların ortadan kalkmalarının devrimci süreci dünya çapında ancak kapitalist özel mülkiyet rejiminin son bulmasıyla başlayabilir. Uluslar, eğer bu gerçekleşmeden parçalanırlarsa, ortaya “ulus”tan daha geri bir düzene, yani barbarlığa geçiş söz konusu olacaktır. Proletarya “ulus”ların içinde serpilip gelişmiştir. Onların ortadan kaldırılmak istenmesi işçi sınıfının örgütsel yapılarının tasfiyesi, yani işçi sınıfının sınıf olmaktan çıkartılması, meslek sahibi insanlar haline getirilmesi anlamına gelecektir. Bunun dünya dilindeki karşılığı korporatizmdir, buysa faşizmin yoludur.
Üretim araçları üzerindeki özel mülkiyet rejimi insanlığı söylenenin tersine demokrasiye değil hızla barbarlığa sürüklüyor. AKP ve dünyadaki bütün benzer hükümetler (yarı-sömürge ülkelerde olsun, emperyalist ülkelerde olsun) işçi sınıfına düşmanlar, çünkü tek korkuları işçilerin sınıf olmasıdır. Barbarlığa gidişi ancak sınıf örgütlerine sahip işçiler yıkacaktır. Yaşasın Dünya sosyalizmi! Yaşasın Evrensel İşçi Konseyleri Cumhuriyeti!
Din ve Vicdan Özgürlüğü
İKEP, din ve vicdan özgürlüğünü savunur. Devlet laik olmalı, din ve devlet işleri ayrılmalıdır. Devlet, bütün din ve mezhepler karşısında tarafsız olmalıdır. Evrensel insan hakları ve onuruyla çelişmeyen şekilde bütün dini inançlar ve inanmayanlar kendilerini serbestçe ifade edebilmelidir. Nüfus cüzdanında din ibaresi olmamalıdır.
Ekonomik Politika
Özelleştirilmiş bütün KİT’ler derhal tazminatsız olarak yeniden kamulaştırılmalı, kamu mülkiyetindeki işletmelerde işçi denetimi uygulanmalıdır.
Dış borçlar ile küçük tasarruf sahiplerininki hariç olmak üzere iç borçlar iptal edilmeli; IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü ile bağlantılar kesilmelidir. Tüm özel bankalar kamulaştırılmalı, dış ticarette devlet tekeli koyulmalıdır. Bir kumarhane olan borsa kapatılmalıdır.
Demokratik ve merkezi bir planlamayla acilen çok geniş bir kamu yatırımları programına gidilmelidir. İşçilerin ücretleri öncelikle 1989-90 yıllarının satın alma düzeyine yükseltilmelidir. Dört vardiya, 35 saat çalışma haftası ve özellikle konut, sağlık, eğitim, sosyal destek alanlarında açılacak yeni iş sahaları ile tam istihdam hedeflenmelidir.
Toprak işleyenin, su kullananındır. Toprak ağalığı ve yarıcılık kaldırılmalıdır. Büyük tarım ve hayvancılık çiftlikleri işçi denetiminde tazminatsız kamulaştırılmalıdır. Tarımda çalışan işçiler, işçi sınıfının bütünü ile eşit haklara kavuşturulmalıdır. Yoksul köylülerin özörgütlenmeleri olan kooperatifler aracılığı ile ortak teknoloji kullanımı ve üretimin geliştirilmesi sağlanmalıdır.
Gerek kentler arasında gerekse kent içinde kitle ulaşım araçlarına ağırlık verilmeli; demiryolu, deniz ve hava ulaşımı esas alınmalıdır.
Tekellerin medya aracılığı ile siyaseti ve ekonomiyi belirlemesine son verilmelidir. Medya aracılığıyla toplumun bilgi ve iletişim kanallarına büyük patronlar hâkim olmaktadır. Medyada reklam gelirleri yasaklanmalı, kadın ve çocukların cinsel istismarının önüne geçilmelidir. Basına özgürlük!
Sağlık, Eğitim, Sosyal Güvenlik
Sağlık ve eğitim, insanların yaşam haklarının en temel parçasıdır. Herkesin gelirine göre toplanan vergilerle finanse edilip herkese eşit ve parasız olarak sunulmalıdır. Bu alanlarda kâr amacıyla kurulan özel işletmeler kabul edilemez. Sağlık politikalarının temeli koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine dayanmalıdır.
Zorunlu eğitim, anaokulu dâhil olmak üzere kesintisiz on üç yıla çıkarılmalıdır. Eğitim demokratik, laik ve bilimsel nitelikte olmalı ve tüm müfredat bu normlara uygun düzenlenmelidir. Eğitimde sınav sistemi kaldırılarak ortaokuldan itibaren politeknik eğitim verilmelidir. Kız çocuklarının eğitimi alınacak özel önlemlerle teşvik edilmelidir. Herkese kendi anadilinde eğitim imkânı verilmelidir.
Kamu kurumlarının, kurum çalışanlarının denetiminde hizmet vermesi sağlanmalıdır.
Üniversiteler kamu kaynakları ile finanse edilmeli; öğretim üyeleri ile diğer çalışanları tarafından yönetilmeli ve öğrenciler tarafından denetlenmelidir. Ülkenin ve toplumun gerçek ihtiyaçlarına yönelik eğitim, bilim ve araştırma politikaları oluşturulmalıdır.
Sosyal güvenlik kurumları bugün “birleşme” adına yapılmaya çalışıldığı gibi tasfiye edilmemeli, en ileri kazanımlar seviyesinde birleştirilmelidir. Çalışanların geliriyle inşa edilmiş bu kurumlar, çalışanlar tarafından yönetilmelidir.
Herkese emeklilik hakkı sağlanmalı, işsizlik sigortası işsiz kalınan sürenin tümünü kapsamalıdır.
Kadınlar İşçi Sınıfının Yarısıdır
İçinde yaşadığımız toplumda kadınlar baskıya, ayrımcılığa ve şiddete maruz kalmaktadır. Kadınların hak ve fırsat eşitliğine gerçekten sahip olabilmesi ve toplumda erkeklerle eşit konuma gelebilmesi için, bugüne kadar yapılmış haksızlıkların etkisini telafi edecek destek ve teşviklerin uygulanması gerekmektedir. Bu sebeple, kadınlar lehine düzenlemeler yapılmalı ve gerekli özel önlemleri alınmalıdır. İKEP, kadın, genç, yaşlı, çocuk, engelli ve göçmen işçilerin sorunlarının çözüme ulaşmasını sağlamak için gerekli özel önlemlerin alınmasını savunur.
Kadınlar işçi sınıfının yarısıdır. Kadınların örgütlenmesi ve temsili için tüm siyasi partilere ve sendikalara kota zorunluluğu getirilmelidir. Kamu kurumlarında ve özel işyerlerinde kadınların işe alınmasını teşvik edecek özel düzenlemeler yapılmalıdır. Kadınlar kılık kıyafetlerinden dolayı ayrımcılığa uğratılmamalı, toplumsal ve siyasal yaşama katılımlarının ve temsillerinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Kadınların yapması gereken işler olarak görülen ve ücretsiz yapılan çocuk ve yaşlı bakımı gibi bütün ev işleri, ekonomiye katkı sağlayan işlerdir. Bu nedenle, asgari ücret ve temel ücret belirlenmesinde kadınların ev içi emeği ücretlere yansıtılmalıdır. Acilen kadınların çocuk, hasta, yaşlı, sakatlara yönelik olan ev içi bakım emeğini hafifletecek ücretsiz, kaliteli ve kadınları eve hapsetmeyecek nitelikte sosyal hizmetler geliştirilmelidir.
Çalışan ya da çalışmak isteyen kadınlar lehine düzenlemeler yapılmalı, ücretsiz kreş hizmeti sağlanmalı, çalışma saatleri, ücretler, ve tüm çalışma yaşamı buna göre düzenlenmelidir. Kadın, genç, yaşlı, çocuk, engelli ve göçmen işçilerin ucuz işgücü olarak görülmesine ve vasıfsız işçi olarak çalıştırılmalarına karşı düzenlemeler yapılmalıdır. Aynı iş için kadınlara erkeklerden düşük ücret verilmesinin önüne geçilmelidir.
Kadınlar tarım işleri, yaşlı ya da çocuk bakımı, gündelikçilik gibi işlerde ücret karşılığı çalıştığı halde işçi sayılmamakta; bu konuda gerekli düzenlemeler yapılmalı ve sosyal güvence altına alınmaları sağlanmalıdır. Evlerde kayıtsız ve esnek üretime maruz bırakılan, parça başı ve kendi hesabına çalışan (ev eksenli çalışma) kadınların sendikal örgütlenmeleri önündeki engeller kaldırılmalı ve sigorta altına alınmaları sağlanmalıdır.
Kadına yönelik ayrımcılığı ve şiddeti sonlandırmak bir devlet politikası olmalıdır. Acilen bağımsız kadın örgütlerinin işleteceği, giderleri devlet ve yerel yönetimler tarafından karşılanacak kadın danışma merkezleri ve sığınaklar açılmalıdır.
Bu sorunların çözümünü önüne koyan bağımsız kadın örgütlenmeleri ve hareketleri desteklenmelidir.
Gençlik
Eğitim ve diğer sosyal hakların yok edilmesi ve işsizlik, gençleri hızla uyuşturucu “sanayisinin” kollarına atmaktadır. Gençler savaşa karşı barış için, çalışma hakkı için, eğitim ve gelecek hakkı için işçi sınıfı ile birlikte örgütlü bir mücadeleye atılmalıdır.
Erlere asgari ücret ödenmeli ve oy hakkı verilmelidir.
ILO standartlarına göre çocuk yaşta sayılanların çalıştırılması yasaklanmalı ve gerekli denetimler gerçekleştirilmelidir.
Eğitim haktır ve ücretsiz olmalıdır. Eğitime dair ücretlerin tümü kaldırılmalı, eğitimle ilgili borçlar iptal edilmelidir. Özel okullar kamulaştırılmalıdır.
Doğanın Korunması ve Barış için
Bugün büyük patronlar elinde daha fazla kâr hırsı ile hızla çevresel kıyamete yürüyen bu dünya, çocuklarımız için de hâlâ yaşanabilir olmalıdır. Onun için bugünden başta emperyalist ülkelerdekiler olmak üzere tüm dünyada nükleer silahlar yasaklanmalı, sanayi tesislerinin havayı, toprağı ve suyu kirletmesine izin verilmemelidir. Çevreyi kirleten fabrikalarda üretim durdurulmalı, gerekli önlemler alınmalıdır. Sistemli kirlilik yayan fabrikalar işçi denetiminde devletleştirilsin!
Uluslararası Mücadele
Büyük patronlar nasıl dünya çapında bir örgütlenme yürütüyorlarsa, dünya işçileri ve ezilenler de dünya çapında bir ortak örgütlenme inşa etmek zorundadırlar. Bu ortak örgüt, dünyadaki bütün işçi mücadelelerini birleştiren, onlar arasındaki dayanışmayı ve tecrübe alışverişini sağlayan bir işçi ve ezilenler cephesi olmalıdır. Dünya işçi sınıfının ve ezilenlerinin politik (siyasi parti) ve ekonomik (sendikalar) örgütlerini bir araya getirecek böyle bir cephe, işçi sınıfının kurtuluş mücadelesi yolunda çok büyük bir ileri adım olacaktır. İKEP, bu amaçla uluslararası mücadelede yerini alacaktır.
İKEP bu mücadeleyi, tüm dünyada kapitalizmin vahşi saldırısına, özelleştirmeye, kuralsızlaştırmaya ve savaşa karşı mücadele etmek için, işçi sınıfını ve dünyanın ezilen halkları ile gençliğini birleştirmeye yardımcı olmayı amaçlayan ve bunun için de tüm dünyada işçilerin bağımsız örgütlerinin özellikle de sendikalarının savunulmasını şiar edinen Uluslararası Bağlantı Komitesi’yle (ILC) birlikte yürütür.